1929 Dünya Ekonomik Krizi, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere tüm dünyayı etkisi altına alan ve uzun yıllar süren bir ekonomik krizdir. Bu kriz, Türkiye'yi de önemli ölçüde etkilemiş ve ülkenin ekonomik gelişimini olumsuz yönde etkilemiştir.
1929 Dünya Ekonomik Krizi Türkiye’nin aldığı önlemler
Kriz öncesi Türkiye, 1923 yılında Cumhuriyetin ilanından sonra liberal ekonomik politikaları benimsemiş ve özel sektörün önünü açmak için adımlar atmıştı. Ancak kriz, Türkiye'nin bu politikalarını değiştirmesine neden oldu. Devlet, krizle mücadele etmek için daha müdahaleci bir ekonomik politika benimsemek zorunda kaldı.
Türkiye'nin krizle mücadele etmek için aldığı önlemleri şu şekilde sıralayabiliriz:
- Döviz kuru kontrolü: Kriz döneminde Türkiye'nin dış ticareti önemli ölçüde daraldı. Bu durum, Türk lirasının değer kaybetmesine neden oldu. Bunun önüne geçmek için devlet, döviz kurunu kontrol altına aldı.
- İhracat teşviki: Kriz döneminde ihracatın artırılması için çeşitli teşvikler sağlandı. Bu teşvikler arasında ihracat yapan firmalara vergi indirimi ve kredi desteği verilmesi yer alıyordu.
- İthalat kısıtlaması: İthalatın azaltılması için çeşitli kısıtlamalar getirildi. Bu kısıtlamalar arasında ithalat kotaları, gümrük vergilerinin artırılması ve ithalatta ikame ürünlerin teşvik edilmesi yer alıyordu.
- Devletçilik anlayışının benimsenmesi: Kriz döneminde devlet, ekonomideki rolünü artırdı. Bu dönemde çeşitli sanayi ve altyapı yatırımları gerçekleştirildi.
Bu önlemlerin sonucunda, Türkiye'nin krizden etkilenmesi kısmen azaltıldı. Ancak kriz, Türkiye ekonomisinde önemli bir gerilemeye neden oldu. 1929 yılında 100 olan GSMH, 1933 yılında 88'e geriledi.
Kriz, Türkiye'nin ekonomik politikalarında önemli bir dönüm noktası oldu. Bu krizden sonra Türkiye, daha korumacı bir ekonomik politika benimsemeye başladı. Bu politika, Türkiye'nin sanayileşme sürecini hızlandırması ve ekonomik bağımsızlığını kazanması açısından önemli bir rol oynadı.