İzmir’in Aliağa ilçesinde bulunan ve başta asbest olmak üzere birçok zehirli madde içeren gemilerin sökümüyle gündeme gelen Aliağa Gemi Söküm Tesisi’nin bulunduğu alan Aliağa Belediyesi’ne devredildi. Gemi söküm işinin çevresel bir tehdit oluşturabileceğini söyleyen EGEÇEP Hukuk Kurulu üyesi Çevre ve Ekoloji Avukatı Arif Ali Cangı, Aliağa’da bulunan gemi söküm alanının, mülkiyetinin kime ait olursa olsun İzmir Büyükşehir Belediyesi denetiminde faaliyetlerini sürdürebileceğini belirtti. Cangı, “Anlaşılan Gemi Sökümcüler, tesislerin bulunduğu alanın mülkiyetini alıp, kimsenin sahaya gelip denetleyememesini sağlamaya çalışıyorlar. Şunu öncelikle belirtmek gerek, gemi söküm işi çevresel olumsuz etkisi olan birinci sınıf gayrisıhhi müessese (GSM) olmaları itibariyle mülkiyeti kime ait olursa olsun çevresel etkileri yönünden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 1’inci sınıf GSM işyeri açma ve çalışması ruhsatı bakımından da Büyükşehir Belediyesinin denetimi altında faaliyetlerini sürdürülebilir. Yani mülkiyetin el değiştirmesi hukuken denetimsiz hale getirmez, ancak fiilen denetlenebilir mi, o konu başka” dedi.
“Açık ihale zorunlu”
Kamuya ait herhangi bir taşınmazın kimin sattığından veya kiraladığından bağımsız olarak, öncelikle yasal zorunlulukların belirtilmesi gerektiğini kaydeden Cangı, “TOKİ satsın, Aliağa Belediyesi satsın kamuya ait taşınmazların satışı, kiralanması gibi ayni ve şahsi hak tesisinin mutlaka 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na göre yapılması gerekir. Kanuna göre bu satışın öncelikle ‘ihtiyaçların en iyi şekilde, uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve ihalede açıklık ve rekabetin sağlanması’ esaslarına göre yapılması gerekir. Kanunun belirlediği bu esaslara göre, kamuya ait gemi söküm sahasının kiralama yerine satışını zorunlu kılan kamusal bir gereklilik olması gerekir. Bu koşul var ise açık ihale ile satışın gerçekleşmesi yasal zorunluluktur” ifadelerini kullandı.
“Basından öğrendik”
Gemi Söküm alanının satışını basından öğrendiklerini vurgulayan Aliağa Belediye Meclisi CHP Grup Başkanvekili Savaş Dağdeviren ise, “Aliağa’da gemi söküm tesislerinin satışıyla ilgili süreci ne yazık ki biz de kamuoyu gibi basından öğrendik. Ancak bu satışın, belediye meclisinin onayı alınmadan şirket üzerinden gerçekleştirildiği anlaşılıyor. Aliağa halkının ve bizlerin bilgisi dışında yapılan bu işlem, hem demokratik değerlere hem de yerel yönetim anlayışına aykırıdır. Şu anda detaylı bilgi toplama sürecindeyiz. Satışın hukuki boyutlarını inceliyor, nasıl bir süreç izlendiğini anlamaya çalışıyoruz. Burada önemli olan mesele sadece bir işletmenin el değiştirmesi değil; bu satışın Aliağa’nın ekonomisine, çevresine ve halk sağlığına nasıl etki edeceğidir. Aliağa zaten sanayi yükü fazla olan bir bölge. Gemi söküm tesisleri, yıllardır hem çevresel hem de sağlık açısından tartışmalı bir alan. Bu satışın Aliağa’ya nasıl bir etkisi olacağını bilmiyoruz. Biz, bu konuda kamuoyunu en doğru şekilde bilgilendirmek ve halkın çıkarlarını korumak adına üzerimize düşeni yapacağız. Hukuki süreçleri inceliyor, gerekli mercilerle görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Aliağa halkının haklarını savunmak, şeffaf bir yönetim anlayışını hâkim kılmak için mücadelemizi sürdüreceğiz. Önümüzdeki günlerde detaylar netleştikçe, daha somut adımlar atacağız ve kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğiz” dedi.
‘Bu bir demokrasi sorunu’
Başkan Acar’ın, verdiği bir röportajda, belediye meclisinden oylama yapılmadan satışı duyurmasının ciddi bir demokrasi sorunu olduğunu dile getiren Cangı, “Bu kadar önemli bir konuda Belediye Meclisi'ni yok saymak, aynı zamanda ciddi bir demokrasi sorunudur. Belediye Kanunu madde 18/1-e’ye göre taşınmaz mal alımına, satımına, takasına, tahsisine, tahsis şeklinin değiştirilmesine veya tahsisli bir taşınmazın kamu hizmetinde ihtiyaç duyulmaması halinde tahsisin kaldırılmasına; üç yıldan fazla kiralanmasına ve süresi otuz yılı geçmemek kaydıyla bunlar üzerinde sınırlı ayni hak tesisine karar vermek, belediye meclisinin görevidir” ifadelerini kullandı.