Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukluk arkadaşı, cephe silahdaşı ve Meclis kürsüsündeki sırdaşıydı Mehmet Nuri Conker. Ona yalnızca “Kemal” diyebilen, yanında “sen” diyerek konuşabilen yegâne isimdi. Peki, Atatürk'ün silah arkadaşı Nuri Conker kimdir?
Nuri Conker kimdir?
Selanik’te 1882 yılında dünyaya gelen Mehmet Nuri Conker, Osman Bey’in oğludur. Askeri eğitimine 1900 yılında Harp Okulu’nda başladı ve 1902’de Teğmen rütbesiyle mezun oldu. 1905 yılında Harp Akademisi’ni Mümtaz Yüzbaşı olarak tamamladıktan sonra 3. Ordu emrine atanarak aktif askerî hizmete adım attı.
Osmanlı ordusunun çeşitli birliklerinde gösterdiği başarılı görevlerin ardından, 1911’de Bingazi Kuvvetleri Kurmaylığı'na atandı. Trablusgarp Savaşı'ndaki üstün hizmetleriyle Kurmay Kıdemli Yüzbaşı, ardından Kurmay Binbaşı rütbelerine yükseldi. Balkan Savaşları sırasında Bolayır Cephesi'nde yaralanan Conker, bir süre tedavi amacıyla Almanya’da kaldı.
I. Dünya Savaşı’nda cephe hizmetleri ve komuta görevleriyle öne çıkan Conker, 1917’de Lahey Ataşemiliterliği görevini üstlenerek diplomatik bir misyona geçti. 1920 yılında Ankara’ya gelerek Türk Kurtuluş Savaşı’na katıldı; TBMM tarafından Basın ve İstihbarat Genel Müdürlüğü’ne, ardından Ankara Komutanlığı ve 41. Tümen Komutanlığı'na atandı. Aynı dönemde Adana Valiliği görevini de üstlenerek askeri ve idari sorumlulukları bir arada yürüttü.
Cumhuriyetin ilanı sonrasında Kurmay Albay rütbesiyle taltif edildi, İstiklâl Madalyası ile onurlandırıldı. 1925-1937 arasında TBMM’de Kütahya ve Gaziantep milletvekili olarak görev yaptı; Meclis Başkanvekilliği ve Parlamentolar Türk Grubu Kurucu Üyeliği gibi önemli sorumluluklar üstlendi. 1937 yılında Ankara’da geçirdiği kalp kriziyle hayata veda etti.
Atatürk ile Dostluğu
Mehmet Nuri Conker’in hayatındaki en dikkat çeken yönlerden biri, çocukluk arkadaşı Mustafa Kemal Atatürk ile kurduğu derin ve samimi bağdır. Selanik’te başlayan bu dostluk; askeri okullarda, Trablusgarp’ta, Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda ve Cumhuriyet devrimlerinde hep yan yana sürdü. Atatürk’ün çevresinde “Kemal” diye hitap edebilen ve ona doğrudan “sen” diye seslenebilen yegâne isimdi. Bu içtenlik, aralarındaki güvenin ve dostluğun boyutunu gözler önüne serer. Atatürk, Conker’in vefatını büyük bir üzüntüyle karşılamış, “Ah Nuri, bizi nasıl bırakıp gidersin” diyerek gözyaşlarına boğulmuştur.
Edebi Katkısı
Askerlik mesleği ve komutanlık üzerine kaleme aldığı Zabit ve Komutan adlı kitabı, Atatürk’ün dikkatini çekmiş; bu esere cevaben Zâbit ve Kumandan ile Hasbihal isimli yapıtını yazmıştır. Bu iki metin, dönemin askerî düşüncesine dair önemli birer belge niteliği taşımaktadır.
Soyadı ve Onurlandırma
Conker soyadı, Çanakkale Conkbayırı’ndaki kahramanlıklarının bir nişanesi olarak, bizzat Atatürk tarafından verilmiştir. Bu soyad, yalnızca bir askeri başarının değil, aynı zamanda uzun bir kardeşlik ve kader ortaklığının sembolüdür.