LGBTİ+ aktivisti ve Avrupa Konseyi Türkiye Gençlik Delegesi Enes Hocaoğulları, yurtdışında yaptığı konuşmanın ardından Ankara’da tutuklandı. Peki, Avrupa Konseyi Gençlik Delegesi Enes Hocaoğulları kimdir, neden tutuklandı?
Enes Hocaoğulları Türkiye’ye döner dönmez tutuklandı
Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nde Türkiye’yi temsilen görev yapan Gençlik Delegesi ve LGBTİ+ hak savunucusu Enes Hocaoğulları, 5 Ağustos’ta Ankara Esenboğa Havalimanı’nda gözaltına alındıktan sonra tutuklandı. Gerekçe: Avrupa Konseyi’nde yaptığı konuşmada Türkiye'deki gençlerin maruz kaldığı polis şiddetini ve muhalif belediye başkanlarının tutuklanmasını gündeme getirmesi.
Mart ayında Avrupa Konseyi’nde yaptığı ve sosyal medyada hızla yayılan konuşmasında Hocaoğulları, "Türkiye'de gençler artık yeter diyor" ifadeleriyle, demokratik gerilemeye dikkat çekmişti. Konuşmasında özellikle Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasını ve ardından başlayan protestolara polisin sert müdahalesini eleştirmişti.
Bu açıklamaların ardından hükümete yakın medya organları ve sosyal medya hesapları tarafından sistematik olarak hedef gösterilen Hocaoğulları hakkında İstanbul ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından ayrı ayrı soruşturmalar başlatıldı. Soruşturma dosyaları daha sonra Ankara’da birleştirildi.
Gözaltı kararı konuşma içeriğine dayandırıldı
Hocaoğulları’nın konuşması, Kamuoyunda “dezenformasyon yasası” olarak bilinen yasa kapsamında "yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamalarıyla yargıya taşındı. 5 Ağustos’ta Türkiye’ye inişiyle birlikte pasaport kontrolünde gözaltına alındı, aynı gün ifadesi alındıktan sonra Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı.
Avukatı: “Kaçma şüphesi gerçek dışı, yasa susturma aracı olarak kullanılıyor”
Hocaoğulları’nın avukatı Mahmut Şeren, T24’e yaptığı açıklamada müvekkilinin yurt dışındayken hakkında başlatılan soruşturmayı bilerek Türkiye’ye döndüğünü belirtti. Kaçma şüphesi iddiasının geçersiz olduğunu vurgulayan Şeren, şunları söyledi:
“Enes’in konuşmasında suç unsuru bulunmamakla birlikte, ifade özgürlüğünün alanına giren açıklamaları nedeniyle tutuklanması kabul edilemez. Dezenformasyon yasası şimdiye kadar gazetecileri ve muhalifleri susturmak için kullanıldı. Bu dava da bunun tipik bir örneği.”
Şeren ayrıca konuşmanın sosyal medyada daha önce de gündeme gelen insan hakları ihlallerini aktardığını ve Hocaoğulları’nın yalnızca kamuoyunda tartışılan iddiaları dile getirdiğini ifade etti:
“Ortada bir mağdur varsa, o da sistematik biçimde hedef gösterilen ve haklarından mahrum bırakılan Enes’tir.”
Avrupa Konseyi’ndeki konuşmasından satır başları
Mart ayında Konsey’de yaptığı konuşmada Hocaoğulları, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından Türkiye’de yaşanan protestoları ve polis müdahalelerini şu sözlerle aktarmıştı:
“Benim değerlendirmem bir makamdan değil, sokaktan geliyor. Gençlik artık yeter diyor. Özgürlüklerimizi geri almak için sokağa çıkıyoruz. Mesajımız hazır. Sadece dinleyin ve iletin. Eğer bir uyanış çağrısı arıyorsanız, işte bu.”
Gözler Avrupa Konseyi’nde
Tutuklama kararı, yalnızca iç hukuk açısından değil, Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası insan hakları yükümlülükleri açısından da ciddi sorular doğuruyor. Avrupa Konseyi nezdinde Türkiye’yi temsil eden bir delegenin, uluslararası bir platformda ifade ettiği görüşler nedeniyle yargılanması, ifade özgürlüğünün sınırlarına ve demokratik standartlara ilişkin endişeleri artırıyor.
Sivil toplumdan ve insan hakları savunucularından tepki bekleniyor
Enes Hocaoğulları’nın tutuklanması, özellikle ifade özgürlüğü, insan hakları savunuculuğu ve LGBTİ+ aktivizmi açısından önemli bir kırılma anı olarak değerlendiriliyor. Ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarının konuya dair nasıl bir tavır alacağı, önümüzdeki günlerde gelişecek süreç açısından belirleyici olacak.