Boğaziçi Üniversitesi’nin simge isimlerinden, İngiliz Dili ve Edebiyatı profesörü, akademisyen, düşün insanı ve tiyatro tutkunu Prof. Dr. Oya Başak, yaşamını yitirdi. Türkiye akademi dünyasında derin izler bırakan Başak’ın vefatı, yalnızca Boğaziçi camiasını değil, onun yetiştirdiği öğrencileri, sanatseverleri ve dostlarını yasa boğdu.

Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatı Bölümü’nde uzun yıllar görev yapmış olan Prof. Dr. Oya Başak, yalnızca bir öğretim üyesi değil, aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi’nin kültürel ve düşünsel mirasının taşıyıcısıydı. İngiliz tiyatrosu, edebiyatı ve eleştiri kuramları üzerine çalışmaları, çevirileri ve derin entelektüel birikimiyle Türkiye’de akademik alanda çığır açan bir isimdi.

Sanata, özellikle tiyatroya olan tutkusu, öğrencileri ve meslektaşları tarafından “bulaşıcı bir heyecan” olarak tanımlandı. Boğaziçi Üniversitesi Tiyatro Salonu’nun restorasyonunun ardından düzenlenen açılış gecesinde bastonuna rağmen ilk sırada yer alması ve aynı salonda sahneye çıkarak konuşma yapması, onun sanatla olan bağını simgeleyen unutulmaz bir anı olarak hafızalarda kaldı.

Boğaziçi Direnişinin Simgelerindendi

Prof. Dr. Oya Başak, yalnızca bilimsel çalışmalarıyla değil, aynı zamanda özgür üniversite mücadelesindeki dik duruşuyla da hatırlanacak. Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan akademik özerklik krizinde, görevden alınan akademisyenlerden biri olarak direnişin simge isimlerinden olmuştu. Soğuk bir Ocak günü, bastonuna dayanarak kampüs içinde yaptığı kısa ama etkili konuşma, birçok mezun ve öğrenciye ilham kaynağı olmuştu. “İyi ve güzel olan için yolunuzdayız hocam,” diyen öğrencileri ve meslektaşları, onun açtığı yoldan yürümeye devam edeceklerini ifade etti.

Meslektaşlarından ve Sevenlerinden Duygusal Veda Mesajları

Vefat haberi sonrası sosyal medya üzerinden ve çeşitli platformlardan duygusal mesajlar yağdı. Prof. Dr. Cem Say, Oya Başak’ın da aralarında bulunduğu görevden uzaklaştırılan on değerli profesörün isimlerinin “kuşaklar boyunca hatırlanacağını” söyledi. Melih Anık, onu “Boğaziçi Üniversitesi’nin gülen yüzü, çınlayan kahkahası” olarak tanımlarken, “soluk soluğa yaşadı” sözleriyle hayat enerjisini vurguladı.

ENKA Sanat, Başak’ın Cumhuriyet ilkelerine olan bağlılığına ve sanata katkılarına dikkat çekerek, onun daimî izleyicileri arasında yer aldığını belirtti. Lions Türkiye Ulusal Komisyon Başkanı Aliye Küntay Pamuk, Oya Başak’ın “ışığımız” olduğunu belirterek, “sonsuz sevgi ve saygıyla anacağım” sözleriyle veda etti. Serpil Günseli ise, “Her konuda derin bilgisi, esprileri ve muazzam hoşgörüsü ile anılarımızda yaşayacak,” diyerek duygularını paylaştı.

Cem Say'dan duygusal veda

Cem Say da sosyal medya hesabından şunları paylaştı:

Oya Başak kimdir?

Boğaziçi Üniversitesi’nin akademik ve kültürel temellerinin atılmasında büyük rol oynayan Prof. Dr. Oya Başak, yalnızca bir akademisyen değil, aynı zamanda bir yol gösterici, bir eğitim vizyoneriydi. Üniversitenin İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde uzun yıllar boyunca görev yapan ve tam 22 yıl bölüm başkanlığı yürüten Başak, Boğaziçi’nin hem akademik hem de etik duruşunu şekillendiren isimlerden biri olarak anılacak.

Eğitim hayatına Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nde başlayan Oya Başak, lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini Amerika Birleşik Devletleri’nde tamamladı. 1971 yılında Boğaziçi Üniversitesi kadrosuna katılan Başak, burada beşeri bilimler derslerinin öncüsü oldu ve üniversitede disiplinlerarası eğitimin temellerini atan kadronun içinde yer aldı.

Başak, akademik yaşamı boyunca öğrencilerin farklı disiplinlerden dersler alarak entelektüel bir derinlik kazanmalarını savundu. Öğrenci-öğretmen ilişkilerinde eşitliğe ve açık iletişime büyük önem veren Başak, sınav değerlendirmelerinde de adalet ilkesini gözetti; öğrencilerin itirazlarını dikkatle dinleyerek her zaman şeffaf ve hakkaniyetli bir yaklaşım benimsedi.

Boğaziçi Üniversitesi’nde akademik kadro seçimleri konusunda gösterdiği titizlikle tanınan Başak, bir öğretim üyesinin ders vermeden, öğrenciler ve meslektaşlar tarafından değerlendirilmeden kadroya alınmaması gerektiğini vurguladı. Üniversite yönetiminde ise her zaman demokratik ilkeleri savundu; rektör ve bölüm başkanlarının seçimle belirlenmesi gerektiğini savunan duruşuyla, kurum içinde katılımcı bir yönetişimin gelişmesine katkı sağladı.

Emeklilik sonrası da üniversite ile bağını koparmayan Prof. Dr. Oya Başak, kültür-sanat etkinliklerinin hayata geçirilmesinde aktif rol üstlendi, öğrencilere burs temini konusunda ise gönüllü destek verdi. Üniversiteye olan bağlılığı, eğitime olan inancı ve genç kuşaklara duyduğu güvenle, yalnızca bir akademisyen değil, aynı zamanda bir üniversite vicdanı olarak hafızalara kazındı.

Kaynak: Haber Merkezi