İzmir

CHP’li Nalbantoğlu’ndan 11. Yargı Paketi'ne eleştiri

CHP İzmir Milletvekili Rıfat Nalbantoğlu, yasalaşan 11. Yargı Paketi’nin yargının yapısal sorunlarına çözüm getirmediğini ve insan hakları açısından bir kazanım sağlamadığını belirterek eleştirdi. Cezaevlerindeki kapasite aşımı, kötü koşullar ve hasta tutukluların durumu gibi sorunların görmezden gelindiğini vurgulayan Nalbantoğlu, düzenlemenin günü kurtarmaya yönelik olduğunu ifade etti.

Abone Ol

CHP İzmir Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Rıfat Nalbantoğlu, Meclis’te kabul edilerek yasalaşan 11. Yargı Paketi’ne ilişkin yazılı bir açıklama yaparak düzenlemeyi eleştirdi. Nalbantoğlu, söz konusu yargı paketinin yargının yapısal sorunlarına çözüm üretmediğini, infaz hukukunda yaşanan eşitsizlikleri gidermediğini ve insan hakları açısından herhangi bir ilerleme sağlamadığını ifade etti. Düzenlemenin, günü kurtarmaya dönük bir anlayışla hazırlandığını savunan Nalbantoğlu, iktidar ve kurumları önceleyen bir yaklaşım benimsendiğini vurguladı.

Açıklamasında, çıkarılan yargı paketinin siyasi tutuklu ve hükümlüler açısından hiçbir düzenleme içermediğine dikkat çeken Nalbantoğlu, infaz hukukunda yaşanan mağduriyetlerin görmezden gelindiğini belirtti. Cezaevlerindeki mevcut duruma da değinen Nalbantoğlu, Avrupa Konseyi’nin cezaevi raporlarına atıfta bulunarak Türkiye’nin nüfusa oranla en fazla tutuklu ve hükümlü bulunan ülkeler arasında üst sıralarda yer aldığını hatırlattı. Bu tablo nedeniyle Adalet Bakanlığı’nın en büyük yatırımlarının cezaevleri olduğunu ifade eden Nalbantoğlu, sürekli yeni cezaevleri inşa edildiğini söyledi.

'CEZAEVLERİNİN KAPASİTESİ AŞILDI'

Nalbantoğlu’nun verdiği bilgilere göre, Türkiye genelinde 402 cezaevinin toplam kapasitesi 304 bin 886 kişi olmasına rağmen, cezaevlerinde 428 bin 267 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Bu kişilerin 121 bin 176’sının açık ceza infaz kurumlarında, 307 bin 91’inin ise kapalı cezaevlerinde kaldığını belirten Nalbantoğlu, kapasitenin 123 bin 381 kişi aşıldığını, bunun da yaklaşık yüzde 40’lık bir doluluğa işaret ettiğini dile getirdi. Son üç yılda yapılan tahliyelere rağmen cezaevi nüfusunun her ay düzenli olarak arttığını kaydeden Nalbantoğlu, cezaevlerinde yatacak yer kalmadığını, bu durumun yaşam koşullarını asgari standartların altına düşürdüğünü ve hastalıklar ile ölümler için zemin oluşturduğunu söyledi.

11. Yargı Paketi’nin kamuoyuna Covid-19 düzenlemelerinin yarattığı mağduriyetleri gidermek amacıyla sunulduğunu ancak esas amacın cezaevlerindeki mevcut yığılmayı bir miktar azaltmak ve yeni tutuklu ile hükümlüler için yer açmak olduğunu savunan Nalbantoğlu, düzenlemenin bu yönüyle geçici ve yüzeysel bir yaklaşım içerdiğini ifade etti.

'SOMUT İLERLEME SAĞLANMADI'

Yargı reformu stratejilerine de değinen Nalbantoğlu, 2009 yılında ilki açıklanan ve 2025’in başında dördüncüsü yayımlanan Yargı Reformu Stratejisi Uygulama raporlarında yer alan hedeflerin büyük ölçüde kâğıt üzerinde kaldığını söyledi. Son 16 yıllık süreçte hak ve özgürlüklerin korunması, adalete erişimin kolaylaştırılması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlendirilmesi, savunma hakkının etkin kullanımı ve şeffaflık gibi alanlarda somut bir ilerleme sağlanamadığını belirten Nalbantoğlu, buna karşın sorunların ve hak ihlallerinin arttığını dile getirdi.

Nalbantoğlu, daha önce çıkarılan 10 yargı paketinde olduğu gibi 11. Yargı Paketi’nde de insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir yaklaşım bulunmadığını ifade ederek, düzenlemelerin devleti, iktidarı ve kurumları önceleyen bir anlayışla hazırlandığını söyledi. Tutuklu ve hükümlüler arasında ayrım yapıldığını, siyasi nedenlerle cezaevinde bulunan kişilerin yok sayıldığını savunan Nalbantoğlu, bu nedenle düzenlemenin gerçekçilikten ve samimiyetten uzak olduğunu kaydetti.

Cezaevlerindeki kötü muamele ve hak ihlallerinin hem komisyonlarda hem de Meclis Genel Kurulu’nda defalarca gündeme getirilmesine rağmen bu alanda herhangi bir iyileştirme yapılmadığını belirten Nalbantoğlu, yeni yargı paketinin de insan hakları adına bir kazanım getirmediğini söyledi. Kapasitesinin yüzde 40 üzerinde dolu olan cezaevlerinde yaşam koşullarının insan onuruna yakışmayacak düzeyde olduğunu, hijyen sorunlarının yaygınlaştığını ve bunun sağlık sorunlarına yol açtığını ifade etti.

KUYU TİPİ ELEŞTİRİSİ

Ayrıca kamuoyunda “kuyu tipi” olarak adlandırılan yüksek güvenlikli cezaevlerine de değinen Nalbantoğlu, bu cezaevlerinde kalan tutuklu ve hükümlülerin fiziksel, ruhsal ve bedensel sağlıkları açısından ciddi risk altında olduklarını belirtti. Uzun tutukluluk sürelerinin devam ettiğini, 335’i ağır durumda olmak üzere 1400’ün üzerinde hasta tutuklu ve hükümlünün sağlık protokollerine uygun tedaviye erişimde sorun yaşadığını ifade eden Nalbantoğlu, bu durumun da çözümsüz bırakıldığını dile getirdi.

Açıklamasının sonunda yargı paketleri ve infaz düzenlemelerinde önceliğin insan olması gerektiğini vurgulayan Rıfat Nalbantoğlu, iktidarın kendisine muhalif kesimlere yönelik düşman hukuku uygulamalarından vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Hukuka, adalete, vicdana ve insan onuruna uygun düzenlemelerin hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.

{ "vars": { "gtag_id": "AW-16801464760", "config": { "AW-16801464760": { "groups": "default" } } }, "triggers": { } }