Cüzzam hastalığına rağmen Kudüs Krallığı’nı yıllarca ayakta tutan IV. Baudouin, genç yaşta tahta çıktı, Selahaddin’e karşı zafer kazandı ve ölmeden önce krallığın kaderini yeniden şekillendirdi. Peki, 'Cüzzamlı Kral' lakaplı Kudüs Kralı Baldwin kimdir?
Cüzzamlı Kralın Hayatı
1161 yılında Kudüs’te doğan IV. Baudouin, Kudüs Kralı I. Amalrik ile Courtenaylı Agnes’in oğluydu. Doğduğunda krallığın doğrudan veliahtı sayılmasa da, amcası III. Baudouin’in çocuksuz ölümüyle babası tahta çıktı ve genç Baudouin geleceğin kralı olarak öne çıktı. Henüz küçük yaşlardayken vücudunda hissizlik baş gösterdi. Öğretmeni Surlu William, diğer çocuklar tarafından çimdiklendiğinde canının yanmaması üzerine durumdan şüphelenmişti. Zamanla bu hissizlik cüzzamın habercisi oldu, ancak o yıllarda teşhis koymak büyük damgalanma getirdiğinden geciktirildi.
Eğitim ve Şekillenen Karakter
Baudouin, aristokrat bir prens olarak hem dini hem askeri eğitim aldı. Sağ kolunu ve sonrasında yüzünü etkileyen cüzzama rağmen ata binmeyi öğrendi, hatta diz gücüyle atını yönlendirecek seviyeye ulaştı. Çevresindekilere göre, babasına benzeyen yakışıklı bir delikanlıydı; konuşma bozukluğu (kekemelik) dışında dikkat çekici bir zekâya ve hafızaya sahipti. Hikâyelere, tarihe ve siyasete ilgisi, gelecekteki hükümdarlık sorumluluklarına hazırlanmasına katkı sağladı.
Tahta Çıkışı ve Naiplik Yılları
Babası Amalrik’in 1174’teki ani ölümüyle henüz 13 yaşında tahta çıkan Baudouin, küçük yaşı nedeniyle naiplik sistemiyle yönetildi. İlk olarak senyör Miles de Plancy, ardından Trabluslu Kont III. Raymond naip oldu. Genç kralın hastalığı bu dönemde açıkça görülür hale geldi. Yüzündeki bozulma ve uzuvlarındaki çürümeler artarken halk ve saray çevresi bu gerçekle yüzleşti. Ancak Baudouin, saraydan dışlanmadı; bilakis tüm resmi görevlerine katıldı, hatta kraliyet meclislerine bizzat başkanlık etti.
Selahaddin’e Karşı Savunma ve Montgisard Zaferi
1177’de Selahaddin Eyyubi Kudüs Krallığı’nı işgal girişiminde bulunduğunda, Baudouin cüzzamın ileri evresine rağmen orduya liderlik etti. Châtillonlu Renaud’nun da desteğiyle, Montgisard’da Selahaddin’in ordusunu büyük bir hezimete uğrattı. Bu zafer, onun yalnızca sembolik değil, aynı zamanda askeri bir kral olduğunu kanıtladı. Takip eden yıllarda çeşitli akınlar, kale inşaları ve diplomatik hamlelerle krallığını korumaya devam etti.
İç Krizler ve Hanedan Mücadelesi
Cüzzam ilerledikçe, Baudouin’in evlenememesi ve varis çıkaramaması krallığın geleceğini belirsizliğe sürükledi. Kız kardeşi Sibylla’nın evlilikleri ve oğlu küçük V. Baudouin’in varisi olması siyasî gerginlikleri artırdı. Sibylla’nın ikinci eşi Lüzinyanlı Guy’a soyluların çoğu karşı çıktı. Bu durum sarayda hiziplerin oluşmasına yol açtı. Baudouin, bir yandan kardeşinin evliliğini meşrulaştırmak isterken diğer yandan Guy’ı tahttan uzak tutmaya çalıştı. Sonunda, genç yeğeni V. Baudouin’i birlikte hükümdar ilan etti ve böylece meşruiyet krizine karşı geçici bir çözüm getirdi.
Son Yılları ve Ölümü
Baudouin’in sağlığı 1183’ten sonra dramatik biçimde kötüleşti. Görme yetisini, ardından hareket kabiliyetini tamamen kaybetti. Yine de tahtırevanla taşınarak Kerek kuşatmasını bizzat yönetti. 1185 yılının başlarında, Kudüs’e döndüğünde ölmek üzere olduğunu biliyordu. V. Baudouin için Trabluslu Raymond'u naip olarak atadı ve Kudüs soylularından kraliyetin birliğini korumalarını istedi. Mart 1185’te, muhtemelen 24 yaşındayken, Kudüs’te hayata gözlerini yumdu. Babası Amalrik’in yanına, Kutsal Kabir Kilisesi’ne defnedildi.
Mirası ve Kültürel Etkisi
IV. Baudouin, fiziksel olarak zayıf bir vücutta güçlü bir iradenin sembolü olarak tarih sahnesine kazındı. Onun ölümünden iki yıl sonra krallık çöktü; 1187’de Hıttin’de Selahaddin tarafından Kudüs Krallığı yok edildi. Baudouin’in mücadelesi, daha sonraki yazarlar ve tarihçiler tarafından örnek alınmış, hatta bazıları tarafından “kutsal kaderin bekçisi” olarak anılmıştır.
2005 yapımı Cennetin Krallığı filminde Edward Norton tarafından canlandırılan IV. Baudouin, modern izleyiciyle yeniden buluştu. Filmde sürekli maske takması, onun cüzzamlı yüzünü gizlerken sembolik bir ağırlık da kazandırdı. Ayrıca tarih temalı oyunlarda, özellikle Crusader Kings III’te de yer alarak kültürel bellekteki yerini korudu.