İran'ın nükleer silah kapasitesine dair iddialarla sıkça gündeme gelen İsrail, bir yandan Tahran’ın nükleer tesislerine yönelik operasyonlar düzenlerken, diğer yandan kendi nükleer gücünü saklamayı sürdürüyor. Peki, Dimona nükleer tesisi nerede?

İsrail’in Gizli Nükleer Tesisi: Dimona

İran’ın nükleer faaliyetlerine karşı yıllardır aktif bir şekilde harekete geçen İsrail’in, bu konuda nükleer gücünü ve gizli tesislerini nasıl sakladığı, uluslararası kamuoyunda sıkça tartışılan bir konu olmuştur. İran’ın nükleer silah üretme kapasitesine sahip olduğu iddialarını sıklıkla gündeme getiren İsrail, aynı zamanda kendi nükleer gücünü pek çok yıl boyunca gizli tutmuştur. Bu durum, özellikle İsrail’in Uluslararası Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na (NPT) taraf olmaması ile dikkat çekiyor. İran NPT'ye tarafken, İsrail bu anlaşmaya katılmamaktadır.

Dimona, İsrail'in gizli nükleer tesislerinin başında yer alır. 1950'lerin sonlarında, Fransız yardımlarıyla inşa edilen bu tesis, Negev Çölü'nde, Mısır sınırına yaklaşık 70 kilometre mesafede, yüksek güvenlik önlemleriyle korunmaktadır. İsrail’in resmi olarak nükleer bir enerji santrali olmadığı bilinse de, Dimona’daki reaktörün plütonyum üretecek şekilde güncellenmesi, tesisin sadece enerji üretiminden çok daha fazlasını barındırdığını gösteriyor.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü'ne göre, İsrail’in bu tesisinde en az 90 nükleer savaş başlığı bulunuyor. Bu başlıklar, İsrail’in uçakları, kara tabanlı füzeleri ve denizaltılarından fırlatılabilecek şekilde konumlandırılmıştır. F-15, F-16 ve F-35I "Adir" uçakları, Jericho II ve III füzeleri ve yaklaşık 20 Popeye turbo seyir füzesi, bu savaş başlıklarını taşıyabilecek olan sistemlerden sadece birkaçı.

Dimona’nın Gizemi ve İsrail’in Nükleer Sırları

İsrail’in Dimona’daki nükleer silah programı, uzun yıllar boyunca çeşitli spekülasyonlara neden olmuştur. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA), İsrail’in bu tesise denetçi göndermeyi reddetmesi nedeniyle içeride ne olduğunu tam olarak bilememektedir. 1986 yılında, İsrailli nükleer teknisyen ve barış aktivisti Mordechai Vanunu’nun ifşaatları, Dimona'nın gizemini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Vanunu, İsrail’in nükleer faaliyetleri hakkında önemli belgeleri basına sızdırmış ve bu sebeple vatana ihanetle suçlanarak 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Serbest kaldıktan sonra da İsrail’in sıkı kısıtlamalarına tabi olmuştur.

Samson Protokolü: İsrail’in Son Çare Planı

İsrail’in nükleer programına karşı olan bu uluslararası ilgi ve baskılar, birçok stratejik kararın temelini oluşturmuştur. İran gibi ülkeler, İsrail’in nükleer tesislerine ulaşabilen balistik füzeler geliştirmişken, Dimona’ya yönelik herhangi bir saldırının gerçekleştirilmemesinin sebeplerinden biri de İsrail’in sahip olduğu “Samson Protokolü”dür. Bu protokol, İsrail’in varlığını tehdit altında hissettiği bir durumda, kendisini yok etme riskini alarak tüm bölgeyi de aynı şekilde yok etmeyi içeren bir yıkım planıdır. Bu protokol, İsrail için adeta bir güvenlik sigortası gibi işlev görmektedir.

Kaynak: Haber Merkezi