Son 10 yılda üniversite mezunu sayısı 7.2 milyondan 13.6 milyona yükseldi. Ancak yeni istihdam alanları açılamadı. Dört yıl süren bir eğitim hayatının ardından, gençler bir işe girebilmek için bir yıldan daha fazla beklemek zorunda kalıyor. 2025 yılı Temmuz döneminde İŞKUR’a toplam 558 bin 392 üniversite ön lisans, lisans, yüksek öğretim ve doktora mezunu iş başvurusunda bulundu. Bunların 63 bin 493’ü bir yıldan uzun süredir iş aradığını beyan etti. TÜİK 2025 Haziran verilerine göre Türkiye’de 15-24 yaş arasındaki genç işsizliği yüzde 16’yı aşıyor. Türkiye’de üniversite mezunlarının işsizlik oranı, genel işsizlik oranından yaklaşık 0.4 puan daha yüksek. 2024’te genel işsizlik oranı 8.8 iken, üniversite mezunlarında işsizlik oranı yüzde 9.2’ye kadar yükseldi.

Özgür Şen-5

‘Ev genci çoğalıyor’

Türkiye’de genç işsizlik oranının, genel işsizlik oranını geride bırakarak alarm verdiğini aktaran Eğitim İş 1 No'lu Şube Başkanı Özgür Şen, “Son yıllarda dikkat çeken bir diğer olgu ise ‘diplomalı işsiz’ gerçeğinin, genç işsizlikte başı çekmesi oldu. Özellikle üniversite mezunu gençlerin iş bulma süresi uzuyor, niteliklerine uygun iş imkanları daralıyor ya da çok düşük ücretler ile çalışmak zorunda bırakılıyorlar. Üniversite eğitimi artık tek başına iş garantisi sağlamıyor; tersine, birçok genç mezun, işsizlik istatistiklerinde üst sıralarda yer alıyor. Bu durum, literatüre yeni bir sosyolojik kavram olarak giren ‘ev genci’ olgusunu da büyütüyor. Ne eğitimde ne istihdamda yer alan gençlerin oranı artarken, milyonlarca genç, günlerini iş arayarak ya da umudunu keserek evde geçirmekteler” diye konuştu.

Nesibe Gencer-3

‘Çürümüşlüğün kanıtı’

İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği Başkanı Nesibe Gencer ise diplomalı işsizliğin yalnızca iş dünyasında değil; eğitimden gelir dağılımına, liyakatten adalete kadar her alanda çürümüşlüğün kanıtı olduğunu belirtti. Gencer, “Üniversiteyi bin bir emekle, gece gündüz çalışarak, hakkıyla bitiriyorsun. Sonra atanmak için yıllarca bekliyorsun. Beklemekten yorulunca da, torpille ancak asgari ücretin biraz üzerinde maaş veren, günde 12 saate varan çalışma saatleriyle zincir market kasasında işe başlıyorsun. İşsizlikten kahrolan gençler, çareyi yurt dışında arıyor. Gençlerimiz, burada kaptan olabilecekleri gemiden kaçıp, başka ülkelerin savaş gemilerinde yağcılık yapar hâle geliyor. ‘Kurtuluş’ olarak pazarlanan bu gidiş, aslında sessiz bir teslimiyet” ifadelerini kullandı.

Barış Düdü

‘Ticarethane mantığı’

Ülkemizde toplam 208 üniversitede 6.8 milyon öğrencinin bulunduğunu vurgulayan Eğitim İş 3 No'lu Şube Başkanı Barış Düdü de bir kampüsü dahi olmayan apartman üniversitelerinin ticarethane mantığıyla işletildiğini aktardı. Düdü, “Merdiven altı bu üniversiteler diploma pazarlayan kurumlar haline geldi. Üniversite mezunu işsizlerinin sayısı bu yanlış politikaların en somut ve görünür sonucu. Bu politikalar birkaç yıl daha sürdürülürse Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok ülke Türkiye üniversitelerinden mezun olanlara denklik belgesi vermeyecektir. Bunun küresel ekonomide karşılığı, gençlerimizin ellerindeki diplomalarla yurt dışında çalışamamaları olacaktır” şeklinde konuştu.

necip vardal (1)

‘Avrupa’yı ikiye katladık’

Ülkemizdeki işsizlik oranlarının her yıl arttığını dile getiren önceki dönem Eğitim-Sen 1 No’lu Şube Başkanı Necip Vardal, “Siyasi iktidar yaklaşık 23 yıldır ülkenin her ilinde birer üniversite açarak aslında bu işsizliği 4-5 yıl daha ötelemiş oluyor. Bu sayede yüksek öğrenimde gençleri tutarak işsizlik oranının görece daha düşük görünmesini sağlamış oluyorlar. Bu mezunlara yeterli istihdam alanı yaratamadığımız için, kendi alanlarında istihdam edemiyoruz ve ülke üretimine katkılarını sağlayamıyoruz. Avrupa’daki üniversite mezunu işsizlik oranları ile ülkemizdeki oranları karşılaştırdığımızda, bizim oranlarımızın yaklaşık iki kat daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bu durum, yüksek öğrenim mezunu vatandaşlarımızın kendi alanları dışında kurye, kasiyer gibi alanlarda istihdam edilmesine yol açıyor” dedi.

Kaynak: Filiz Erol