Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (IAEA) kanserle mücadelede küresel çapta yürüttüğü “Rays of Hope” projesinin “Anchor Center”ı (İşbirliği Merkezi) seçilen Ege Üniversitesi, önemli bir eğitim programına ev sahipliği yaptı. Avrupa Radyoterapi ve Onkoloji Derneği (ESTRO) desteğiyle düzenlenen çalıştayda, radyoterapi teknikerlerinin eğiticilerine yönelik uluslararası eğitim modeli geliştirildi. Etkinlik, İzmir’de sağlık diplomasisine katkı sunan prestijli bir organizasyon olarak kayda geçti.
İş birliğini güçlendirecek bir zemin oluşturdu
Toplantının açılışında konuşan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Güneş Ak, uzun yıllardır IAEA ile süren iş birliğinin, “Rays of Hope” ile daha da derinleştiğini söyledi. Üniversitenin radyasyon onkolojisi, radyoloji ve nükleer tıp gibi alanlarda küresel bilgi üretimine katkı sunduğunu vurgulayarak, 24 ülkeden gelen katılımcılarla gerçekleşen bu çalıştayın, eğitim kalitesini artırmakla kalmayıp bölgesel iş birliklerini de güçlendirdiğine dikkat çekti.
Tedavinin mutfağındaki en kritik kişiler
Toplantının başkanlığını üstlenen EÜ Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Yavuz Anacak ise radyoterapi teknikerlerinin kanser tedavisindeki kritik rolüne işaret etti. Teknolojik ekipmanların başarısının, onu kullanan insan kaynağının yeterliliğiyle doğru orantılı olduğunu belirterek, bölge ülkelerinde cihaz altyapısının güçlendiğini ancak eğitici sayısının yetersiz kaldığını söyledi. Bu çalıştayla 45 uzmana sadece mesleki bilgi değil, aynı zamanda eğiticilik kapasitesi kazandırıldığını kaydederek, amaçlarının “balık vermek değil, balık tutmayı öğretmek” olduğunu ifade etti.
Sağlık diplomasisinde ülkemizi gururla temsil edeceğiz
Ege Üniversitesi’nin geliştirdiği modellerin yalnızca Türkiye içinde değil, bölgedeki kanser merkezlerinde de karşılık bulacağını ifade eden Prof. Dr. Anacak, üniversitenin “Rays of Hope” projesi kapsamında sağlık diplomasisinin merkez aktörlerinden biri haline geldiğini belirtti. Üniversitenin akademik mirasıyla şekillenen bu yaklaşım, hem Türkiye’yi uluslararası arenada görünür kılıyor hem de yaşam kurtarıcı uygulamalara bilimsel dayanak sağlıyor.
