Ege Denizi’nde, özellikle Santorini Adası ve çevresinde yaşanan yoğun sismik hareketlilik bilim insanlarını endişelendirmeye başladı. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından yayımlanan 8. rapora göre, 28 Ocak’tan bu yana bölgede büyüklükleri 1.1 ile 5.3 arasında değişen toplam 3.524 deprem meydana geldi. Uzmanlar, sarsıntıların büyük bir depremin habercisi olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.
Santorini ve çevresindeki Hellenik Dalma-Batma Zonu’nda meydana gelen sismik hareketlilik, yalnızca yer kabuğundaki gerilimi değil, aynı zamanda volkanik faaliyetleri de tetikliyor. Kandilli’nin raporunda en dikkat çeken bulgulardan biri, bölgede 181 depremin 4.0 ve üzeri büyüklüğünde olması. Bu durum, Santorini ve yakın çevresinde büyük bir depremin meydana gelebileceğine dair kaygıları artırıyor.
Özellikle 5.3 büyüklüğündeki sarsıntının ardından bölgede artçı sarsıntıların devam etmesi, bölgedeki fay hatlarında büyük bir enerjinin biriktiğini gösteriyor. Kandilli uzmanları, Santorini-Amorgos fay hattının büyük depremlere yol açabilecek potansiyelde olduğunu belirtiyor.
Deprem fırtınasının en büyük risklerinden biri de tsunami ihtimali. Kandilli Rasathanesi, 6.5 ve üzeri büyüklükteki sığ depremlerin, kıyılarda 0.5 metre veya daha yüksek dalga oluşturabileceğine dikkat çekti. Bu, özellikle Yunanistan ve Türkiye kıyılarındaki yerleşim yerleri için tehlike oluşturabilir.
Bilim insanları, 1956 yılında Amorgos Adası açıklarında meydana gelen ve Santorini’yi de etkileyen 7.5 büyüklüğündeki depremin yarattığı 25 metre yüksekliğindeki tsunamiye atıfta bulunarak, bölgede benzer bir senaryonun gerçekleşme ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor.
Depremlerle birlikte, bölgede bulunan Kolumbo Denizaltı Volkanı ve Santorini Volkanik Kompleksi de aktif hale gelebilir. Kandilli Rasathanesi uzmanları, bu denizaltı volkanlarının hidrotermal aktivitelerle beslendiğini ve olası bir büyük depremin bu volkanik sistemleri tetikleyebileceğini belirtiyor.
Geçmişte meydana gelen büyük volkanik patlamaların ardından bölgedeki jeolojik yapının nasıl değiştiğini göz önünde bulunduran bilim insanları, Santorini’nin magma sisteminin de aktif olduğunu ve dikkatle izlenmesi gerektiğini ifade ediyor. Özellikle, Kolumbo’nun 1650 yılındaki patlamasının Ege’de büyük yıkımlara yol açtığı hatırlatılarak, bölgedeki jeotermal süreçlerin yakından takip edilmesi gerektiği belirtiliyor.
Kandilli uzmanları, bölgedeki sismik ve volkanik hareketliliğin sürekli izlenmesi ve yeni araştırmalar yapılması gerektiğini vurguluyor. Özellikle denizaltı gözlem istasyonlarının artırılması, volkanik aktivitenin daha yakından takip edilmesini sağlayarak ani gelişebilecek tehlikelere karşı önlem alınmasına yardımcı olabilir.
Özetle, Santorini çevresinde yaşanan deprem fırtınası, yalnızca bölgesel değil, aynı zamanda küresel ölçekte de dikkatle takip edilmesi gereken bir durum. Uzmanlar, Ege Denizi’nde büyük bir deprem ve tsunami tehlikesine karşı hem Türkiye hem de Yunanistan’daki yetkililerin hazırlıklı olması gerektiğini belirtiyor.