Adana'da 1998 yılında 9 yaşındaki komşusunun kızına cinsel istismarda bulunup vahşice öldüren ve cesedini kanalizasyona atan Atilla Cücü, o dönemde müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Ancak cezasının bir kısmını çektikten sonra şartlı tahliye edilen Cücü, serbest kaldıktan sonra bir başka cinayet daha işledi.

Adana Otogarı'nda temizlik işlerinde çalışan Atilla Cücü, 9 yaşındaki Tuğçe Omita'yı kandırarak evine götürmüş ve burada korkunç bir suçu işlemişti. Yargılama sürecinin ardından 2000 yılında müebbet hapis cezasına çarptırılan Cücü, 6 ayı hücrede olmak üzere uzun yıllar cezaevinde kaldı. Ancak şartlı tahliye hakkından yararlanarak serbest kalan katil, ikinci bir cinayete imza attı.

Şartlı tahliye edilen Atilla Cücü, Adana Otogarı'nda değnekçilik ve muavinlik yapan Murat Arlı ile birlikte kalıyordu. 16 Aralık 2024'te Arlı'nın kaybolmasının ardından ailesi uzun süre kendisinden haber alamadı. Tam üç ay sonra Karataş ilçesi Tabaklar Mahallesi sahilinde battaniyeye sarılmış bir erkek cesedi bulundu. Ancak ceset uzun süre suda kaldığı için kimlik tespiti yapılamadı. Ailesinin başvurusu üzerine DNA testi yapıldı ve cesedin Murat Arlı'ya ait olduğu anlaşıldı.

Polis ekipleri olayın aydınlatılması için başlattıkları 4 aylık teknik takip sonucunda, Murat Arlı'ya ait cep telefonunun Kars'ta kullanıldığını belirledi. Telefonun, otogarda birlikte kaldığı Atilla Cücü tarafından oğlu Kemal'e kargoyla gönderildiği tespit edildi. Bunun üzerine Atilla Cücü gözaltına alındı ve tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada sanık Atilla Cücü, önceki cinayetten hüküm giydiğini kabul etti ancak "O olayı ben işlemedim. Hapis yattım ve şartlı tahliye edildim" diyerek suçlamaları reddetti. Olayın bir kaza olduğunu öne süren Cücü, "Kendisini itekledim, düştü. Öldürme kastım yoktu" şeklinde savunma yaptı. Ancak mahkeme heyeti, sanığı 'kasten öldürme' suçundan müebbet hapis cezasına çarptırdı ve tutukluluk halinin devamına karar verdi.