Pazar gecesi Gazze’de gerçekleşen İsrail hava saldırısında, aralarında Al Jazeera'nın tanınmış muhabiri Anas el-Şerif’in de bulunduğu dört gazeteci yaşamını yitirdi. Hastane yetkilileri, saldırının ‘Basın’ yazılı çadırı doğrudan hedef aldığını doğruladı. Olay, savaşta gazetecilerin hedef alınması ve basın özgürlüğü konusundaki hassasiyetleri yeniden gündeme taşıdı.
CNN kaynaklı bilgilere göre; Anas el-Şerif, Muhammed Kureyke ile foto muhabirleri İbrahim et-Taher ve Muhammed Nofal saldırıda hayatını kaybeden isimler arasında yer aldı. Al Jazeera, bu saldırıyı “Gazze’nin cesur gazetecilerinin susturulmaya çalışılması” olarak değerlendirdi. El-Şerif, ölümünden kısa süre önce sosyal medyada “Bu çılgınlık sona ermezse Gazze harabeye döner ve halkın sesi kesilir” mesajını paylaşmıştı.
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), gazetecilerin Hamas’a bağlı bir hücreyi yönettiği ve sivil hedeflere roket saldırıları düzenlediği iddiasını ortaya koydu. Ancak bu iddialar bağımsız kaynaklarca doğrulanmadı. El-Şerif ise defalarca siyasi bağlantısı olmadığını, görevini sadece gerçeği aktarmak olarak tanımlamıştı.
Uluslararası camiada sert tepkilere neden olan saldırıya karşı, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) İsrail’in gazetecileri ‘militan’ olarak suçlamasının basın özgürlüğüne ağır darbe vurduğunu vurguladı. CPJ verileri, çatışmaların başladığı yaklaşık iki yıl içinde 186 gazetecinin hayatını kaybettiğini, bunların büyük çoğunluğunun Filistinli olduğunu ortaya koyuyor.
Birleşmiş Milletler ifade özgürlüğü raportörü Irene Khan da, iki hafta önce el-Şerif’e yönelik suçlamaları asılsız bularak, gazetecinin güvenliğiyle ilgili ciddi endişelerini paylaşmıştı.
Evli ve iki çocuk babası olan Anas el-Şerif, ölümünden sonra yayımlanmak üzere bıraktığı mesajda, çocuklarına şu çağrıyı yaptı: “Zincirler sizi susturmasın, sınırlar engel olmasın. Bu toprakların özgürlüğü için köprüler olun."