Bu yıl açıklanan Yükseköğretim Sınavı (YKS) yerleştirme sonuçları, üniversitelerde yabancı uyruklu öğrencilere ayrılan kontenjanlar konusunu yeniden gündeme getirdi. Yabancı öğrencilerin Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı (YÖS) veya uluslararası sınavlarla başvuru yapabildiği, onlar için özel kontenjanların bulunduğu ve bu sayının son yıllarda hızla arttığı görülüyor.
Bu durum, eğitimde şeffaflık ve fırsat eşitliği tartışmalarını beraberinde getiriyor. 2025 YKS yerleştirme sonuçları açıklandığında çok sayıda adayın tercih ettiği üniversitelere yerleşemediğini aktaran CHP Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Suat Özçağdaş, “Sıralamasının çok altında programlar yazmasına rağmen yerleşemeyen adaylar olduğu ortaya çıktı. Plansızca yapılan kontenjan artışları gibi, aniden yapılan kontenjan azaltmaları da yine adayların mağduriyetiyle sonuçlandı. Geçtiğimiz yıl ilk 3 tercihinden birine yerleşen aday oranı yüzde 49,3 iken bu yıl yüzde 41,9’e düştü. İlk 5 tercihinden birine yerleşen aday oranı ise yüzde 64,2’den yüzde 56,0’ya geriledi. Bu durumun en büyük sebeplerinden biri, devlet üniversitelerinde ciddi sayıda kontenjan azaltılması. Devlet üniversitelerinde lisans programlarında 39.548, ön lisans programlarında 54.081 olmak üzere toplam 93.629 kontenjan azaltması yapıldı. Geçen yıla göre devlet üniversitelerindeki kontenjanlar yüzde 15,6 azaltıldı. Doluluk oranları geçtiğimiz yıl devlet üniversitelerinde 98,8’ken bu yıl yüzde 99,4 oldu. Vakıf üniversitelerinde ise doluluk oranı yüzde 91,1’den yüzde 76,6’ya geriledi” dedi.
‘Talep çok arttı’
Özçağdaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “İktidarın kamusal eğitimi değil, paralı eğitimi destekleyen politikalarına karşın ekonomik kriz, artan eğitim maliyetleri ve vakıf üniversiteleri ücretlerinde yaşanan inanılmaz artışlar adayların çoğunlukla devlet üniversitelerini tercih etmesiyle sonuçlandı. Devlet üniversitelerinde okuyan öğrenciler ve aileleri için bile üniversite eğitimi çok ciddi bir maliyet haline geldi. Barınma, ulaşım ve beslenme gibi temel ihtiyaçlar bile karşılanamaz bir noktaya ulaştı. Buna bir de vakıf üniversitelerinde talep edilen astronomik rakamlar eklenince, devlet üniversitelerine olan talep çok arttı. Hem devlet üniversitelerine talebin artması hem de kontenjanların ciddi ölçüde azaltılması nedeniyle de yerleştirmelerde çok büyük sapmalar ortaya çıktı. Pek çok aday hak ettiği bölümlere yerleşemedi, yıllarca emek vererek hazırlandıkları sınavın ardından açıkta kaldı.
Örneğin Hukuk Fakültelerinde Türkiye genelinde kontenjanlar 14 binden 10 bine düşürüldü. Üstelik bu kontenjan azaltımları devlet üniversiteleri için yapıldı, vakıf üniversiteleri için yapılmadı. İstanbul Üniversitesi gibi köklü ve çok iyi hukuk eğitimi veren bir üniversitede kontenjan 500’den 250’ye indirildi. Ankara Hukuk da aynı şekilde 500’den 200’e indirildi. Kontenjanlar niçin ve hangi kriterler ölçüsünde artırılmıştı, şimdi niçin ve hangi kritere göre azaltıldı? Vakıf üniversitelerinde niye azaltılmadı? AKP iktidarında okul öncesinden yükseköğretime kadar her kademede kamusal eğitim zayıflatıldı, nitelikli eğitim hakkı parayla satın alınır hale getirildi. Bu yıl devlet üniversitelerinde kontenjanlar bu kadar büyük ölçüde azaltılırken vakıf üniversitelerinde artmış olması da bunun göstergelerinden biri. Tüm bu yaşananlar da eğitim sistemimizin plansızlığını ve eğitimi piyasa düzenine teslim eden anlayışı bir kez daha gözler önüne serdi” ifadelerini kullandı.
‘Yabancı kontenjan artıyor’
Bu yılki YKS yerleştirmelerinin büyük bir adaletsizliği yeniden gözler önüne serdiğini belirten Eğitim-İş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Özgür Şen, “Türkiye’ de milyonlarca genç sabahlara kadar çalışıp ter dökerken, aileleri de maddi ve manevi büyük emeklerle sınava hazırlanmaları için çabalarken, yabancı uyruklu öğrencilerin hiçbir ölçüt tanımadan ya da çok düşük kriterlerle üniversitelere kabul edilmesi, Türk öğrencilerin geleceğiyle ilgili ciddi endişelere veya ayrılan kontenjanlardan dolayı istedikleri bölümlere yerleşememelerine neden oluyor. Yabancı uyruklu öğrenciler, üniversitelerin kendi belirlediği ‘Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı (YÖS)’ veya belirli uluslararası sınavlarla başvuru yapıyor. Onlar için ayrılmış özel kontenjanlar bulunuyor. Yani Türk öğrencilerin YKS ile girdiği kontenjanla doğrudan rekabet etmiyorlar. Yabancı uyruklu öğrencilere ayrılan kontenjan sayısı özellikle son yıllarda hızla artıyor. Bu durum, Türk öğrencilerin haklarının yendiği algısına yol açmaktadır. Buradaki temel sorun, şeffaflığın olmayışı ve yabancı öğrencilere ayrılan kontenjanların hızla büyümesidir” dedi.
‘Eğitimde fırsat eşitliği yok’
Yabancı öğrencilerin düşük ücretlerle özel üniversitelere yönlendirilmesinin ve bazı devlet üniversitelerinde de kontenjan fazlalığının göze çarptığını vurgulayan Şen, “Bu da üniversitelerin uluslararası öğrenci adı altında bir gelir kapısına dönüştürüldüğü bizlere göstermektedir. Bu da kalite ve liyakat konusunda ciddi soru işaretleri oluşmasına ve eğitim kurumlarının birer ticarethane olarak görülmesine neden oluyor. Eğitimde fırsat eşitliği bir kenara bırakılırken, üniversitelerin ve şehirlerin sosyal dokusunu da olumsuz etkilemektedir. Üniversite yaşamı, bilimsel niteliğini ve liyakati kaybederken, şehirlerin demografik yapısı hızla değişmekte; öğrenciler, aileler ve yerel halkta huzursuzluğa neden olmaktadır. Bu nedenle üniversiteler, gençlerimizin geleceğini inşa eden kurumlar olmaktan çıkıp, kontrolsüz göç politikalarının bir uzantısı haline gelme durumu ile karşı karşıya bırakılmıştır. Üniversiteler evrenseldir; farklı ülkelerden öğrencilerin öğrenim görmesi tabii ki de doğaldır. Fakat Türkiye’de gençlerimiz yüksek puanlarla istedikleri bölüme yerleşemezken, yabancı öğrencilerin düşük kriterlerle bu bölümlere kabul edilmesi ciddi bir eşitsizliktir. Öncelik bu ülkenin gençlerine verilmelidir. Eğitim politikaları şeffaf ve adil olmalıdır” diye konuştu.