Grigori Rasputin, sadece Çar’ın oğlunu iyileştiren bir adam değildi; o aynı zamanda çöküşe yaklaşan bir imparatorluğun kalbine kadar sızmış bir fenomendi. Peki, Grigori Rasputin kimdir? Rasputin olayı nedir?
Grigori Rasputin: Tanrı Adamı mı, Siyasi Fırtına mı?
1869 yılında Rus İmparatorluğu’nun uzak ve karla örtülü topraklarında, Pokrovskoye köyünde dünyaya gelen Grigori Yefimoviç Rasputin, sıradan bir çiftçi ailesinin çocuğuydu. Gençliği hakkında bilgi azdır; ancak onun, küçük suçlara karışan, eğitim almamış, sıradışı ve asi bir karaktere sahip olduğu belgelenmiştir.
1897 yılında yaşadığı ruhsal kriz neticesinde manastır yollarına düşen Rasputin, dinî arayışlar, mistik deneyimler ve “starets” Makary ile tanışması sonucunda manevi bir dönüşüm yaşadı. Manastır hayatını terk ettiğinde, bambaşka bir adam olarak köyüne döndü: alkolü bırakmış, vejetaryen olmuş, karizmatik ve coşkulu bir vaizdi artık.
Mistisizmle Saraya Giriş
1900’lerin başında Kazan üzerinden Sankt-Peterburg’a ulaşan Rasputin, dönemin ruhani elitlerini etkiledi. Aristokrasi arasında hızla nam saldı. Dönemin popüler spiritüalist ve mistik atmosferinde, Rasputin adeta bir “mistik yıldız” olarak parladı. 1905’te nihayet Çar II. Nikolay ve Çariçe Aleksandra ile tanıştı. Bu tanışma, sadece bir bireyin kaderini değil, bir imparatorluğun rotasını da etkileyecek bir dönüm noktasıydı.
Kutsal Güç mü, Telkin Yeteneği mi?
Çar’ın hemofili hastası oğlu Aleksey’in kriz anlarında Rasputin’in dualarıyla iyileşmesi, onun saray içindeki yerini sağlamlaştırdı. Rasputin’in telkin gücü, şifacılığı mı, yoksa basitçe aspirin gibi yanlış tıbbi müdahaleleri engellemesi mi etkiliydi; hâlâ tartışma konusudur. Ancak Çariçe'nin inancı netti: Rasputin olmadan Aleksey yaşayamazdı.
Sarayın Gölgesindeki Adam
Rasputin, zamanla sadece bir din adamı değil, saray protokolünü etkileyen bir güç odağı hâline geldi. Bakan atamalarından diplomatik temaslara, pek çok konuda dolaylı nüfuz sahibiydi. Bu durum hem ruhban sınıfında hem de soylular arasında derin huzursuzluk yarattı. Özellikle onun kadın takipçileriyle olan ilişkileri, “ahlakî çöküş” eleştirilerine kapı araladı. Hakkında çıkan söylentiler – cinsel istismar iddiaları, çocuklarla uygunsuz ilişkiler, Çariçe ile yakınlık – kamuoyunun ve basının ilgisini ve tepkisini üzerine çekti.
I. Dünya Savaşı ve Siyasi Kaos
Çar'ın savaşta cepheye gitmesiyle birlikte Rasputin ve Çariçe'nin devlet işlerinde etkin rol alması, Rus toplumunun sabrını zorladı. Artan savaş yenilgileri, ekonomik kriz ve aristokratlar arasındaki hoşnutsuzluk, Rasputin’i hedef tahtasına yerleştirdi.
Suikast: Efsanenin Son Perdesi
30 Aralık 1916'da bir grup seçkin soylu – başlarında Prens Feliks Yusupov, Grandük Dmitri Pavloviç ve milletvekili Vladimir Purişkeviç’in bulunduğu – Rasputin’i öldürdü. Suikastın detayları hâlâ tartışmalı: önce zehirlendi, ardından kurşunlandı, sonunda nehre atıldı. Efsanelere göre Rasputin, vurulduktan sonra bile yaşamaya devam etmişti; bu anlatılar, onun doğaüstü güçlere sahip olduğu inancını daha da pekiştirdi.
Mirası ve Tartışmalar
Rasputin’in ölümü, Romanov Hanedanı'nın sonunu hızlandıran faktörlerden biri olarak görülmektedir. Onun itibarı, Çarlık rejiminin kamu nezdindeki çöküşüne katkı sağladı. Ölümünün ardından mezarı tahrip edildi, cesedi yakıldı ve hatırası siyasi bir simgeye dönüştü.
İngiliz istihbaratının suikastte rolü olup olmadığı konusu da spekülasyonlara açıktır. Ancak tarihçilerin çoğu bu teorileri delilden yoksun bulmaktadır.
Rasputin’in Kızı Maria: Sürgün ve Sirkte Hayat
Rasputin’in kızı Maria Rasputina, babasının ölümünden sonra ABD’ye göç etti. Hayatının ilerleyen dönemlerinde sirkte aslan terbiyeciliği yaparak dikkat çeken bir figüre dönüştü. Babasının anılarını yazarak onun efsanesini canlı tutmayı da ihmal etmedi.