İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından hazırlanan kapsamlı ön rapor, 23 Nisan’da Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin, Marmara Denizi’nde biriken sismik enerjinin yalnızca küçük bir kısmını boşalttığını gözler önüne serdi. Uzmanlara göre bu sarsıntı, bölgedeki 3,7 metrelik gerilim birikiminin sadece 0,3 metresini serbest bıraktı.
Kritik Uyarı: Sismik Gerilim Devam Ediyor
İTÜ Maden Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral’ın koordinasyonunda, Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (MATAM) iş birliğiyle hazırlanan raporda, depremin ve ardından gelen artçıların bölgedeki sismik yükü tamamen boşaltmadığı vurgulandı. Yaklaşık 13 saniye süren ve 13 kilometre derinlikte gerçekleşen ana şokun ardından, bölgede 291’den fazla artçı sarsıntı kayıtlara geçti. Bu artçıların büyük kısmı, Kumburgaz Havzası ve kuzeydeki ikincil fay sistemlerinde yoğunlaştı. Bazı odaklar ise 30 kilometreye kadar inen derinliklerde gözlemlendi.
1766’dan Bu Yana Biriken Enerji Yüksek Seviyede
Raporda, Marmara’daki sismik tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekildi. Son büyük kırılmanın 1766 yılında yaşandığı hatırlatılırken, o tarihten bu yana biriken gerilimin yalnızca %12’sinin son depremle açığa çıktığı belirtildi. Bu durum, özellikle Kumburgaz Fayı’nda ciddi bir enerji birikiminin hâlâ mevcut olduğuna işaret ediyor.
İvme Ölçümleri ve Yerel Etkiler
Deprem sonrası yapılan ivme ölçümlerinde en yüksek değer, 0,2 g ile Küçükçekmece’de tespit edildi. Ayrıca Marmara Ereğlisi kıyıları ve Sazlıbosna Barajı çevresinde de yüksek yer ivmeleri kaydedildi. Rapor, yerel zemin yapısı, topoğrafya ve jeolojik farklılıkların bu değişkenliği etkilediğini ortaya koydu. Mevcut ivme azalım modellerinin yalnızca %65 oranında uyumlu olduğu, bu nedenle yeni nesil dinamik modellere ihtiyaç duyulduğu ifade edildi.
Gerilme Orta Marmara’ya Doğru Kayıyor
Raporda dikkat çeken bir diğer bulgu ise, ana şok ve artçıların dar bir alanda sınırlı kalmasına rağmen, sismik gerilimin giderek Orta Marmara Çukuru yönünde yoğunlaştığı. Bu gözlem, Marmara’nın ortasında potansiyel bir deprem riskine dair yeni değerlendirmeleri gündeme taşıyor.