İzmir Planlama Ajansı (İZPA), kentin afetlere karşı ne kadar hazırlıklı olduğunu değerlendiren kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdi. “İzmir’de Afet Toplanma Alanlarının Erişilebilirliğinin Mekânsal Analizi” başlığıyla yürütülen analiz, toplanma alanlarının sayısal olarak yeterli olduğunu ancak coğrafi dağılımda ciddi eşitsizlikler yaşandığını ortaya koydu.

Eşit ve erişilebilir mesafede olması önemli

İZPA Başkanı Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu, özellikle kriz anlarında toplanma alanına yaya olarak kısa sürede ulaşmanın hayati önemde olduğunu vurguladı. Sorunun alanların niceliğinden çok, mahalle ölçeğinde dağılımındaki dengesizlik olduğunu söyledi.

İzmir’in yapılaşmasının körfez çevresinde yoğunlaştığına dikkat çeken Prof. Dr. Velibeyoğlu, kent merkezindeki nüfusun toplanma alanlarına erişim konusunda dezavantajlı olduğunu söyledi. Buna karşın çeper ve kırsal bölgelerde doğal olarak daha fazla açık alan bulunduğunu, ancak bu alanların çoğunun afet anında kullanım için resmi olarak belirlenmediğini ifade etti.

Büyükşehir'in ciddi çalışmaları var

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin atıl alanları dönüştürmeye yönelik projelerine de dikkat çeken Prof. Dr. Velibeyoğlu, Kültürpark, Hasanağa Bahçesi ve İnciraltı Kent Ormanı gibi mevcut alanlardaki yenileme çalışmalarının afet dayanıklılığı açısından kritik rol oynadığını belirtti.

Toplanma alanlarının sadece fiziksel mekânlar değil, aynı zamanda ulaşılabilir, birbiriyle bağlantılı ve çok amaçlı kullanılabilir alanlar olması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Velibeyoğlu, bu alanların bisiklet yolları, toplu taşıma bağlantıları ve yaya erişimiyle güçlendirilmesinin önemine işaret etti.

Kentin nazım imar planları revize ediliyor

Afetlere hazırlığın yalnızca müdahale değil, önleyici planlamayı da içermesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Velibeyoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu doğrultuda nazım imar planlarını revize ettiğini, kentsel dönüşüm projeleriyle daha dirençli yerleşim alanları oluşturduğunu dile getirdi.

Prof. Dr. Velibeyoğlu’na göre amaç yalnızca depreme dayanıklı yapılar inşa etmek değil; aynı zamanda yaşam kalitesi yüksek, güvenli ve erişilebilir kent alanları oluşturmak olmalı. Bu yaklaşımın, İzmir’in sadece afetlere değil, geleceğe de dirençli hale gelmesini sağlayacağı vurgulandı.

Muhabir: İpek Kırca