Ülkedeki ekonomik kriz, sektörleri vurmaya devam ediyor. Özellikle sanayiden tekstil sektörüne kadar birçok sektörde alarm zilleri çalıyor. Kredi faizlerinin çok yüksek olması, diğer yandan maliyet artışları ve kurun durumu sanayicileri çıkmaza sürüklüyor. Yüksek maliyetler ve dalgalı döviz kuru, üreticiyi çıkmaza sokarken fabrikaların satışa çıkarılması da hız kazandı. İzmir'deki son 1 ayda 16 ilçede 58 futbol sahası büyüklüğüne denk gelen yaklaşık 412 bin metrekare alanındaki 161 fabrika yaklaşık 22 milyar TL'ye satışa çıktı. En pahalı fabrika ise 7 bin 800 metrekareye sahip 975 milyon TL'yle Çiğli’de yer aldı. Her bir fabrikada doğrudan veya dolaylı ortalama 15 kişinin geçimini sağladığı düşünülürse 2 bin 500 kişinin daha kışı işsiz geçirmesi söz konusu olacak.

‘Temel ihtiyaçlar’

Fabrikaların ciddi bir darboğazın içinde olduğunu vurgulayan CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan, “Son bir yılda sahadan gelen bilgilere göre yüzde 150–200 bandında tekstil fabrikası üretimini durdurdu ya da Mısır’a taşındı. Bunun sonucu olarak yaklaşık 300 bin kişi istihdam dışı kaldı. Ekonomik kriz artık yalnızca rakamlarda değil, üretim çarklarının bizzat durmasında somutlaştığını gösteriyor.E-ticaret verilerine bakıldığında, enflasyon etkisiyle ciro artmış gibi görünebilir. Ancak işin özüne indiğinizde sipariş adetlerinde ciddi bir düşüş var. İnsanlar artık yalnızca temel ihtiyaçlarına yöneliyor. Zorunlu harcamalar dışında tüketim neredeyse durmuş durumda. Bu da her sektörde zincirleme bir daralmaya yol açıyor” ifadelerini kullandı.

Izmirde 22 Milyarlik 161 Fabrika Satisa Cikti (1)

Ednan Arslan

‘İşsizlik de artacak’

İnsanların alım gücü düştüğü için tüketemediğini dile getiren Arslan, “Sanayici ise talep olmadığı için üretemiyor. Üretim azaldıkça istihdam daralıyor, istihdam daraldıkça alım gücü daha da düşüyor. Ekonomi kendi içinde kilitlenmiş bir yapıya sürüklenmiş durumda.2026’ya ilişkin ekonomik göstergeler de ne yazık ki umut vermiyor. Mevcut gidişat devam ederse, çok sayıda sanayici, üretici ve imalatçı daralmaya gitmek zorunda kalacak. Bunun ilk adımı her zaman olduğu gibi emek gücünden kısmak olacak, işten çıkarmalar olacak. Ardından bazı işletmeler, geçici önlemlerle ayakta kalmaya çalışsa da, ilerleyen süreçte fabrikasını ya da iş yerini tamamen kapatmak zorunda kalanların sayısı artabilir.Dolayısıyla bu tablo devam ederse işsizlik de artacak. Çünkü ekonomik krizin etkileri hâlâ çok güçlü. Enflasyon hâlâ iki haneli seviyelerde ve alım gücü her geçen gün daha da eriyor” dedi.

Izmirde 22 Milyarlik 161 Fabrika Satisa Cikti (2)

‘Güç kaybederiz’

Türkiye’nin tekstilde yıllarca iddialı bir ülke olduğunu aktaran Ednan Arslan, “Bugün ise bu iddiamızı hızla kaybediyoruz. Bunun ülke ekonomisine maliyeti yıllık 4–5 milyar dolar civarında. Bu kayıp yalnızca döviz geliri değil; istihdam, yan sanayi, lojistik ve sosyal denge kaybı anlamına da geliyor. Sanayiciler Mısır’da yer arıyor, üretimi oraya kaydırmak için fizibilite yapıyor. ‘Burada olmuyor’ diyenlerin sayısı artıyor. Bunun temel nedenlerinden biri de yüksek enflasyon ve buna bağlı olarak yükselen kredi faizleri.Ulaşılabilen kredilerin maliyeti ise üretimi desteklemekten çok, işletmeyi daha da zora sokuyor. Bu noktada yalnızca küçük işletmeler değil; öz sermayesi olan, kuşaktan kuşağa bu işi yapan, kurumsal yapıya sahip büyük firmalar bile ciddi sıkıntı yaşıyor. Devletin daha güçlü ve hedefli tedbirler alması şart. Büyük sanayi kuruluşlarını korumak, finansmana erişimlerini kolaylaştırmak, yeni pazarlara açılmalarını desteklemek zorundayız. Aksi halde yalnızca fabrikaları değil, Türkiye’nin üretim gücünü ve rekabet avantajını da kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırız” diye konuştu.

Izmirde 22 Milyarlik 161 Fabrika Satisa Cikti (3)

Yeşim Işıklı

‘Sanayisizleşme’ uyarısı

Kemalpaşa Sanayici ve İş İnsanları Derneği (KESİAD) Başkanı Yeşim Işıklı ise son 1 ayda 161 fabrikanın satışa çıkmasının aslında Türkiye ekonomisinde reel sektörün karşı karşıya olduğu yapısal sorunların önemli bir göstergesi olduğunu belirtti. Konuşmasını sürdüren Işıklı, “Yüksek kredi faizleri, işletmelerin finansmana erişimini ciddi şekilde kısıtlarken, üretim yapan firmalar için nakit akışını yönetmek çok zor bir süreç haline geldi. Aynı zamanda artan enerji, hammadde ve iş gücü maliyetleri, işletme karlılıklarını büyük ölçüde erozyona uğratıyor. Bunun üzerine ağırlaşan vergi yükü, özellikle KOBİ ölçeğindeki sanayi tesislerinin ayakta kalmasını daha da zorlaştırmakta. Satışa çıkan bu fabrikaların birçoğu ya faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı ya da borç yükünden kurtulmak için el değiştirmeyi tercih ediyor. Bu durum yalnızca yerel üretimi ve istihdamı değil, aynı zamanda Türkiye’nin sanayideki üretim kapasitesini ve bölgesel kalkınmasını da tehdit eder niteliktedir. Eğer yapısal reformlar ve finansmana erişimi kolaylaştıracak önlemler ivedilikle alınmazsa, bu tablo diğer sanayi kentlerine de sıçrayabilir. Orta vadede sanayisizleşme riskiyle karşı karşıa kalabiliriz” dedi.

Kaynak: Filiz Erol