Türkiye’de tarım sektörü, artan maliyetler, düşen ürün fiyatları ve derinleşen ekonomik krizle birlikte tarihinin en zor dönemlerinden birisini yaşıyor. Tarımsal üretim yapan binlerce çiftçi borçlarını ödeyemediği için arazilerini kaybediyor. İlan.gov.tr verilerine göre son bir ayda İzmir’de ekonomik sıkıntıların etkisiyle 77 tarım arazisi icradan satışa çıkarıldı. Toplamda 77 tarla, tarım üreticilerinin yaşadığı ekonomik darboğazın somut göstergesi haline geldi. Artan maliyetler, kredi borçları ve gelir gider dengesinin bozulması, üreticileri topraklarını kaybetme noktasına getiriyor. Farklı ilçelerde bulunan bu tarım arazilerinin toplam bedeli yaklaşık 738 milyon 740 bin 388 TL’yi buluyor. En yüksek değerli satış Narlıdere’de yer alırken, buradaki tarlanın toplam bedeli 140 milyonu buluyor. Özellikle Urla’da 72 milyon TL, Çeşme’de 55 milyon TL, Torbalı’da 47 milyon TL gibi ilçelerdeki satışlar, tarım arazilerinin şehirleşme baskısı ve rant etkisiyle ciddi bir ekonomik değere ulaştığını gösteriyor.

Adnan Çobanoğlu (2)

Üretim merkezleri icralık

Bu bölgelerde tarım arazilerinin icraya düşmesinin, yalnızca borç sarmalının değil, toprağın tarımsal niteliğini yitirme riskinin de göstergesi olduğunu belirten Çiftçi Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, “Narlıdere, Urla, Çeşme ve Torbalı gibi İzmir’in geleneksel tarım havzalarında da on milyonlarca liralık tarım arazisi satış listelerinde yer alıyor. Bu ilçelerdeki icralık arazilerin büyük bölümü zeytinlik, tarla ve bahçe vasfında. Bu durum, üreticinin yalnızca gelir kaybı yaşamadığını; toprağını kaybetme noktasına sürüklendiğini gösteriyor. Artan girdi maliyetleri, düşük alım fiyatları ve finansmana erişimde yaşanan tıkanma, üreticiyi icra kapısına sürüklüyor. Çiftçi borcunu ödeyemediği için değil, ürettiğinden kazanamadığı için toprağını kaybediyor. Bu süreç tarımın sürdürülebilirliğini değil, tasfiyesini gösteriyor. İcraya çıkan her tarla, kırsalda bir ailenin üretimden kopuşu anlamına geliyor” dedi.

‘El değiştiriyor’

Tarım arazilerinin icra yoluyla satılmasının sadece bireysel iflasların sonucu olmadığını vurgulayan Çobanoğlu, “Yanlış tarım politikalarının sahadaki yansımasıdır. Üretici çekildikçe toprak, üretmeyen sermayenin eline geçiyor. İcra listelerinde art arda yer alan ilanlar, tarımda yaşanan krizin artık istisna değil, yaygın ve kalıcı bir hale geldiğini gösteriyor. Ürün para etmeyince çiftçi karını çıkaramıyor, haliyle borçlarını da ödeyemiyor. Borçlar ödenemeyince üzerine faiz yükleniyor. Bu yıl ayrıca iklim krizi de tarımı ciddi şekilde etkiledi. Ürün bulmakta sıkıntı yaşanıyor. Böyle giderse icralık tarla sayısı artmaya devam edecek. Bu durum köyden kente göçü de hızlandırıyor. Zaten köylerde genellikle yaşlı nüfus kalıyor. Gençler yeni iş arayışıyla kente yöneliyor. Bu bir devlet politikasının sonucu. Bazı ürünleri yaşlılar kendi çabalarıyla üretmeye devam ediyor. Ama icralık hale gelince, bahçesinden çıkmak zorunda kalan yaşlı ne yapacağını bilemez hale geliyor. Bu durum, yaşlı üreticiyi de üretimden koparıyor” diye konuştu.

‘Küçük çiftçi sistem dışı’

Asıl amacın yıllardır küçük aile tarımını ortadan kaldırmak olduğunu aktaran Çobanoğlu, “2000'li yıllardan beri bu sistem küçük çiftçiyi desteklemiyor, tam tersine şirket tarımını teşvik ediyor. Artık orta ölçekli üreticiler bile üretimden kopuyor. Tarla satılsa, faize yatırsa daha fazla kazanç sağlayabileceğini düşünenler var. Bu noktada yapılması gerekenler çok net: Tarımda ithalat politikalarından vazgeçilmeli, kimyasal girdilere bağımlı sistem sona ermeli. Küçük üreticiyi koruyacak tarım politikalarını hayata geçirmek siyasi iradenin sorumluluğunda” ifadelerini kullandı.

Ferdan Çiftçi-2

‘Süreç kalıcı hale geldi’

Tarımda yaşanan krizin her geçen gün derinleştiğini vurgulayan Yüksek Ziraat Mühendisi Ferdan Çiftçi, “Ürün para etmezken, üretici artan girdi maliyetlerini karşılayamıyor, bankalardan ya da tarım kredi kooperatiflerinden aldığı kredileri geri ödeyemiyor. Sonuç olarak icralık tarım arazilerinin sayısında ciddi artış meydana geliyor. Bu süreç yeni değil ve giderek kalıcı hale geliyor. Yaşanan sorunun temelinde yüksek maliyetler, düşük ürün fiyatları ve çiftçinin finansmana ulaşamaması gibi sebepler var. Önümüzdeki günlerde bu tablo daha da kötüleşebilir. Çünkü ekonomik koşullar çok kötü” diye konuştu.

Kaynak: Filiz Erol