X'te 14 Kasım 2025 tarihinde yeniden paylaşılmasıyla gündeme gelen Yosef Hobe'nin hikayesi şöyle anlatılıyor:

Adı Yosef Hobe.
Musevi bir vatandaşımız. 78 yaşında.
İzmir Konak'ta 50 yıldır esnaf.
Basmacı Yusuf diye tanınır.
Dükkanı Hisar Caminin yanında.
Sevilir, sayılır, hürmet edilir.
Sabah erkenden dükkanını açar.
“Selamünaleyküm” diyenlere, “Aleykümselam” der.
Bu ülke için 36 ay askerlik yapmış.
Devlete vergisini kuruşuna kadar ödemiş.
Kendisi Müslüman olmamasına rağmen, her cuma günü dükkanının önüne kartonlar koyar.
Camiye sığmayan cemaat orada namaz kılsın diye.
Müslümanlar gelir, o kartonların üzerinde ibadetini yerine getirirdi.
Herkes “Allah razı olsun” derdi.
O da herkese, “Allah kabul etsin.”
İleri yaşına rağmen namazdan sonra kartonları tek tek toplar, bir sonraki cuma kullanılması için dükkanına geri taşırdı.
Önceki gün (14 Nisan 2016) vefat etti.
Yıllarını geçirdiği çevre esnafı çok üzüldü.
Ölüm haberi duyulsun, sevenleri son görevini yapsın diye Hisar Cami'den bir anons yapılmasını rica ettiler.
Minareden sadece şu metin okunacaktı;
“Çarşımızın esnaflarından Yosef Hoba vefat etmiştir. Cenazesi saat 16.00'da Altındağ Musevi mezarlığında defnedilecektir.”
Hepsi bu.
Cami imamı Konak İlçe Müftülüğü'ne sordu.
Hayır dediler.
İzmir İl Müftülüğü'ne başvuruldu.
Yine hayır dediler.
Son çare Diyanet İşleri Başkanlığı oldu.
Ankara'dan gelen haber de “Hayır”dı.
Yosef Hobe'nin naaşı Altındağ Musevi Mezarlığı'nda defnedilirken, sevenlerinin çoğu son görevini yerine getiremedi.

Çünkü İslama göre Yosef Hobe bir kafir. Kafirin selası da okunmaz!

Aynı saatlerde İslam zirvesi İstanbul'da toplanmıştı.
Müslüman ülkelerin liderleri bir araya gelmişti.
İslamın bir hoşgörü, sevgi, saygı dini olduğu vurgulanıyordu.

Zirvenin sonunda dünyaya verilen mesaj şuydu;

“İslam ayrıştırıcı değil birleştirici bir dindir.”

Yosef Hobe ismini arama motorlarında ve sosyal medya platformlarında aradığımızda her yıl belirsiz aralıklarla farklı hesaplar tarafından aynı paylaşımın içinden kaynak ve tarihin çıkartılarak yeni bir olaymış gibi paylaşıldığı görülüyor. Oysa söz konusu hikaye ne bu kadar detaylı, ne bu kadar uzun ne de gerçeklerden uzaktı. Söz konusu paylaşım, daha önce çok sayıda ulusal basın kuruluşunda gazetecilik yapan Sedat Kaya'ya ait. Sedat Kaya, Datça'da yaşamaya devam eden ve güncel konularda yazdığı köşe yazılarını sosyal medya hesaplarından yayınlayan önemli bir gazeteci ancak söz konusu paylaşımdan cımbızla koparılan Yosef Hobe hikayesi bugüne dek paylaşımlarda onun adı çıkartılarak, yazdıklarının bağlamından koparılarak adeta bir mit haline geldi.

İşte Sedat Kaya'nın kendi Facebook hesabı üzerinden 17 Nisan 2016 yılında yaptığı paylaşımın orijinal hali:

GEL DEDİ SULTANIMIZ,
GELDİK İŞTE.
Tarih 17 Aralık 1273'tü.
747 yıl önce bugün.
Konya'da sabahın erken saatleri.
Camilerden bir sela yankılanıyor.
Haber yürekleri dağlıyor.
Rum (Doğu Roma) diyarının mevlanası, Mevlana Celalettin Rum-i vefat etmişti.
Herkes medreseye koşmuştu.
İmamlar, papazlar, hahamlar, bilginler, cahiller, halkın her kesiminden, her yaş grubundan, her dinden insanlar cenazedeydi.
Tıpkı Mevlana'nın Rubai'sinde dediği gibi.
"Gelsin, varlık namına ne varsa gelsin. Kafiri, putperesti, mecusi'si gelsin."
Öyle olmuştu.
Kafiri, putperesti, mecusisi cenazeye gelmişti.
"Gel dedi sultanımız, geldik işte" demişlerdi.
Son görevi yapmaya hazırdılar.
Tabut omuzlara alındığında büyük karmaşa yaşandı.
Herkes tabuta dokunmak istiyordu.
Cemaat bir adım atamıyordu.
Bir kaç kişi bağırdı.
"Müslüman olmayanlar çekilsin."
Lakin ne mümkün.
Cenazeyi bekleyen Başvezir Sahip Ata Fahreddin Ali ile Emir Süleyman Pervane'ye şikayet ettiler.
" Mevlana, müslümanların şeyhidir. Diğer dinlerden olanlar çekilip gitsinler, biz de rahat rahat vazifemizi yapalım."
Bunu duyan papazlar, hahamlar karşı çıktı.
"Mevlana hepimizin Mevlana'sıdır. Biz, Musa'nın ve bütün peygamberlerin hakikatini, onun sözlerinden anladık. O, "Yetmiş iki millet sırrını bizden işitir. Biz, bir perde ile yüzlerce ses çıkaran bir neyiz" demedi mi?".
Bir hristiyan papaz cemaate haykırdı.
"Söyleyiniz, demedi mi?"
"Dedi" dediler, "Dedi."
"Biz, bir perde ile yüzlerce ses çıkaran bir neyiz" dedi.
Sonra bir haham ağlayarak söze girdi.
" Mevlana ekmek gibidir. Herkes için ihtiyaçtır. Siz hiç ekmekten kaçan bir aç gördünüz mü?"
Başvezir Sahip Ata Fahreddin Ali düşündü, taşındı "Doğrudur" dedi, "Mevlana hepimizin Mevlanası'dır."
Ve müslümanlar, Hristiyanlar, İseviler, Museviler, putperestler yanyana sırtladı tabutu.
Mevlana tüm halkın omuzlarında son yolculuğuna uğurlandı.
*. *. *
Aradan yüzlerce yıl geçti.
Tarih 11 Haziran 2013 idi..
Aydın'ın Köşk ilçesinde çok sevilen musevi işadamı Jack Gabay vefat etti.
Halkın girişimiyle Köşk Merkez Camiinde ve bazı civar köy camilerinde Gabay için sela okundu..
Olaya yobazlar tepki gösterdi.
İmamlar hakkında soruşturma açıldı.
*. *. *
Aradan 3 yıl geçti..
Tarih 21 Ocak 2016 idi.
İzmir Kemeraltı çarşısında esnaf olan alevi yurttaş V.T, vefat edince arkadaşları ve çalışanlar, Kemeraltı camisinde sela verdirmek istedi.
Ancak, cami müezzini Mehmet Uçaroğlu, “Alevinin selası okunmaz” diyerek reddetti..
Halk yaşananları İzmir İl Müftülüğüne bildirdi.
Müftülük, imamla görüştü ama imam Uçaroğlu, sela yerine başka bir dua okudu.
Uçaroğlu, dua sonunda cenazenin Cemevi’nden kalkacağından bahsetmezken, ‘Allah rahmet eylesin’ cümlesini de söylemedi.
*. *. *
Aradan 2 ay geçti..
Tarih 9 Mart 2016 idi..
Adana Cumhuriyet Mahallesi’nde kayıtlı Nurten Mirzeler vefat etti..
Kardeşi Recai Mutluer, cami imamı Musa Oğuz Tarhan'a vefatı bildirdi ve sela okunmasını istedi.
Ancak, imam Tarhan "Alevilerin selası" okunmaz dedi.
Nurten Mirzeler, selasız gömüldü.
*. *. *
Tarih 14 Nisan 2016 idi.
Yine İzmir'de Kemeraltı esnaflarından Yosef Hobe isimli musevi vatandaşımız vefat etti.
Çok sevilen, sayılan bir insandı.
Yakınları ve çarşı esnafı Hisar camii imamından anons rica etti.
Kabul edilmedi.
Ardından ilçe ve il müftülüklerine, son olarak da Diyanet İşleri'ne başvuruldu..
Anonsa yine izin verilmedi.
Yosef Hobe, çok seveninin, dostunun, arkadaşının haberi olmadan defnedildi.
*. *. *
Bugün Şeb-u Aruz.
Mevlana'nın ölüm yıldönümü.
O günün Türkiyesi'nden, bugünün Türkiyesi'ne.
Nereye gidiyoruz dostlar?
Söylesenize nereye?
Ve sen ey cemaati müslimin..
Asıl senin konuşman gerekmiyor mu?..
Niye sesini çıkarmazsın?..
Niye tepkini koymazsın?
"Gerçek İslam bu değil" demek yerine, bu yobazlara karşı koymak değil mi asıl mesele?..
"Diş macunu oruç bozar mı" diye sorarsın da, bu din simsarlarından neden hesap sormazsın?
Bu yolun sonu iyi değil dostlar.
Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete.
İyi pazarlar.
(Sedat Kaya)

Kaynak: Haber Merkezi