İzmir'in ana içme suyu kaynağı olan Tahtalı Barajı'ndaki su seviyesi, son yılların en düşük seviyesine gerileyerek kritik bir eşiğe ulaşmış durumda. Uzmanlar, yaşanan bu su kaybının, İzmir için ciddi bir su krizine yol açabileceğini belirtiyor.

Barajdaki Düşüş Alarm Veriyor

İzmir'deki su seviyeleri, özellikle azalan yağışlar nedeniyle tehlike sınırlarına dayandı. Tahtalı Barajı'ndaki su seviyesinin yüzde 15'e kadar düşmesi, barajın doluluk oranının geçen yıl yüzde 30'dayken bu yıl büyük oranda azaldığını gösteriyor. Bu düşüş, barajın etrafında su seviyesinin çekilmesiyle birlikte yerleşim alanlarının su yüzeyinden çıkmasına neden oldu. Ortaya çıkan manzara, su tasarrufunun önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Korkutucu Görüntüler

Tahtalı Barajı’ndaki su seviyesinin 2010 yılıyla kıyaslandığında ne kadar düştüğü, çekilen fotoğraflarla net bir şekilde ortaya kondu. O dönemde tamamen su altında olan Bulgurca Camii, bugün açıkça görünür hale geldi.

Uzmanlardan Uyarı: "Su Seviyesi Daha da Düşebilir"

TÜBA Çalışma Kurulu Üyesi ve Çevre Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, barajlardaki su seviyesinin daha da düşebileceğine dair uyarılarda bulundu. Yaşar, "Tahtalı Barajı'ndaki su seviyesi yüzde 15,19’a kadar indi. Eğer yağışlar bu yaz da yetersiz olursa, Eylül ayında bu seviye yüzde 3-5 arasına kadar düşebilir" dedi. Yaşar, bu durumun yalnızca kuraklıktan değil, yanlış su yönetiminden kaynaklandığını vurguladı. Barajlardaki doluluk oranları yüksek olsa dahi yer altı sularının aşırı şekilde kullanıldığını ve bu durumun İzmir'deki su kaynaklarını tehdit ettiğini belirtti.

Yanlış Su Yönetimi ve Su İsrafı

Prof. Dr. Yaşar, yaz aylarında su tüketiminin yüzde 40 arttığını belirterek, bu artışın büyük kısmının bahçe sulama, balkon yıkama ve süs bitkileri gibi israf alanlarında yapıldığını ifade etti. Ayrıca, belediyelerin hala suyu boşa harcayan hobi bahçeleri kurduğunu ve su tasarrufu için adım atılmadığını söyledi. Yaşar, "Kurakçıl peyzaj sistemine geçilmeliydi, su tasarrufu sağlanmalıydı" dedi.

Bilimsel Su Yönetimi Eksikliği

Prof. Dr. Yaşar, Türkiye'de su yönetimi konusunda ciddi eksiklikler bulunduğuna dikkat çekerek, "İzmir'de kişi başına düşen su miktarı 600 metreküp, bu ciddi bir su fakirliğine işaret ediyor. Belediyelerde hidrojeolog bulunmuyor ve su yönetimi bilimsel bir temele dayanmıyor" dedi. Yaşar, tarımda gereksiz su tüketen ürünlerin azaltılması gerektiğini ve Avrupa'daki gibi yasaklar ve kısıtlamaların devreye girmesinin gerektiğini belirtti. Ayrıca, su kaynaklarının doğru bir şekilde planlanması gerektiğini vurgulayarak, yer altı sularının acil durumlar için korunması gerektiğini söyledi. "Su varsa yaşam vardır" diyen Yaşar, suyun bilinçli bir şekilde kullanılması gerektiğinin altını çizdi.

İzmir'deki bu gelişmeler, su kaynaklarının daha verimli kullanılmasının önemini bir kez daha gündeme getiriyor. Bu kriz, daha sürdürülebilir bir su yönetimi anlayışının benimsenmesi gerektiğini gösteriyor.

Kaynak: İHA