Türkiye’de yaşam koşulları her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Özellikle emekliler, asgari ücretliler ve dar gelirli kesim, temel ihtiyaçlara ulaşmakta ciddi zorluklar yaşıyor. Pazarlarda artık ürünler kilo ile değil, tane hesabıyla alınıyor. Zeytin, patates, soğan gibi en temel gıdalar bile vatandaşın bütçesini zorlarken, birçok kişi yalnızca birkaç tane sebze-meyve alarak günü kurtarmaya çalışıyor. Gıda ürünlerine gelen zamlar, alım gücündeki büyük düşüş ve gelir adaletsizliği, yoksulluğu her alanda derinleştiriyor. Özellikle dar gelirli vatandaşlar ve emeklilerin, pazara gittiklerinde almak istedikleri ürünleri değil, yalnızca neyi almaya güçleri yetiyorsa onu seçmek zorunda kaldıklarını belirten DİSK Emekli Sen Ege Bölge Temsilcisi Sabahattin Yeşiltepe, alım gücündeki düşüşün hayatın her alanına yayıldığını vurguladı.

Sabahattin Yeşiltepe-1

Peynir dilimle, zeytin taneyle

İnsanca yaşamanın Türkiye’de imkansız hale geldiğini aktaran Yeşiltepe, “Peyniri dilimle, zeytini ise taneyle alır hale geldik. Vatandaşlar zeytini taneyle alıyor. Emekliler de zeytinin çıkan çekirdeğini emerek zeytin tadını almaya çalışıyor. Maalesef zeytin almak o kadar kolay değil. Sofralara peynir, zeytin, yoğurt koymak artık çok sayıda hane için imkânsız hale gelmiş durumda. Kemal Sunal’ın filmde ateşte kızaran tavuğun buharına ekmeğe banması biz de peynire camekândan bakmakla yetiniyoruz. Yoğurdu, yumurtayı görebilen şanslı. Bir zamanlar poşetle alınan patates, soğan, domates gibi temel sebzeler şimdi tane hesabıyla, bazen de gramla alınıyor. Kurban Bayramı yaklaşırken, et reyonlarının önünden geçerken yalnızca kokusuyla yetinenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Tarım ve hayvancılıkla anılan, bereketli topraklarıyla övünen bir ülkede yaşanmasına rağmen halkın en temel gıdaya erişememesi, içinde bulunulan durumun ne kadar acı olduğunu gözler önüne seriyor” diye konuştu.

‘Lahmacun anılarda kaldı’

Yaşanan bu ekonomik krizin yalnızca cüzdanları değil, aynı zamanda toplumsal ruh halini de etkilediğini aktaran Sebahattin Yeşiltepe, “İnsanlar yoksulluğu kanıksamış durumda. Geçmişte eşleriyle dışarı çıkıp bir lahmacun yemeyi küçük bir keyif olarak gören bireyler artık bu tür anları sadece anılarında yaşatıyor. Birçok kişi uzun süredir sosyal hayata karışamıyor, yalnızca temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayabilme çabasıyla günü geçiriyor. Ancak bu duruma yalnızca üzülmek ve yakınmak yetmiyor. Sürekli şikâyet ediyoruz ama ne yapmamız gerektiğini konuşmuyoruz. Bu da en büyük eksikliklerimizden biri. Sadece yaşadığımız sıkıntıları anlatmak değil, bu tabloyu nasıl değiştireceğimizin yollarını aramak zorundayız” dedi. Toplumda farkındalık yaratmak ve bir araya gelerek ortak çözümler üretmek gerektiğini sözlerine ekleyen Sabahattin Yeşiltepe, “Emperyalist sistem, insanların dikkatini gerçek sorunlardan uzaklaştırıyor. Oysa şu anda insanlar açlık içinde kıvranırken başka hiçbir konu bunun önüne geçmemeliydi” ifadelerini kullandı.

Hamdin Erişen

‘Pazarda her şeyi az az alıyorlar’

Vatandaşın eskiden bir kilogram aldığı çoğu ürünü artık yarım kilogram veya 250 gram alır hale geldiğini vurgulayan İzmir Pazarcılar Odası Başkanı Hamdin Erişen ise şunları söyledi: “Alım gücü ciddi şekilde düştü. Zaten bize gelen vatandaşlarımızın çoğu dar gelirli, yarım kilogram almalarını yadırgamıyoruz. Çünkü gerçekten yok. Hepimiz yokluktan geldik, kimse zenginlikten gelmedi. Onların halini de hoş görüyoruz. Sıkıntı büyük. Bir emekli insan, aldığı parayla nasıl geçinsin? Yani sadece domates, patateste değil, genel olarak pazarda durum böyle. Genel satışlar da düştü zaten. Bu yıl içinde yaklaşık 300 pazarcı arkadaşımız istifa etmiş. 'Neden bıraktınız?' diye sorduğumda, 'Altından kalkamıyoruz' diyorlar. Esnaf da vatandaş gibi, o da çıkamıyor işin içinden. Gerçekten büyük sıkıntılar var. Şimdi yaz geliyor, bazı ürünlerde fiyatlar çok değişken. Domatesin kilosu 15 liradan başlıyor, 50 liraya kadar çıkıyor. Çeşit çok ama fiyatlar da öyle. Ege'de bir hareketlilik başladı ama diğer bölgelerden ürünler henüz gelmedi. Yakında onlar da gelir, belki fiyatlar biraz düşer. Ama meyvede iş daha zor görünüyor.”

Kaynak: Filiz Erol