Anadolu'nun kalbinde yer alan Kayseri, binlerce yıllık geçmişiyle ve köklü kültürüyle adeta bir açık hava müzesini andırıyor. Bu şehir, sadece tarihi yapılarıyla değil, aynı zamanda unutulmaz gelenekleri ve zengin örf adetleriyle de dikkat çekiyor. Vatandaşlar, Kayseri'nin derinlerine inerek bu kültürel hazinenin izlerini sürmek ve anlamak için merakla araştırıyorlar. İşte Kayseri'nin eşsiz gelenekleri ve örf adetlerine dair tüm detaylar...
Kayseri örf ve adetleri nelerdir?
Tarihi ve kültürel olarak, Kayseri'nin kökleri Hititler'e dayanır ancak Asurluların ticari izleri ve tarih öncesi Tunç Çağı'na ait eserler de bulunmaktadır. 1071 Malazgirt Zaferi'nden önce Selçuklu Türkleri tarafından fethedilen Kayseri, o tarihten itibaren sürekli olarak Türk devlet ve beyliklerinin egemenliği altında kalmıştır. Bu süreçte eski kültürler unutulmuş ve Kayseri, Türk-İslam kültürü ile şekillenmiştir.
Halk oyunları ve müziği, İç Anadolu'nun yayla özelliklerini taşır. Kayseri'nin örf ve adetleri, zengin bir türkü, mani, masal, bilmece ve efsane geleneğine sahiptir.
Halk edebiyatında da Kayseri önemli bir yer tutar; buradan birçok ünlü halk şairi yetişmiştir. En ünlüleri arasında Âşık Kerem ve Seyrânî bulunmaktadır.
El sanatları açısından, Selçuklu döneminden beri dokumacılık ve bakırcılık Kayseri'de yaygındır. Halı ve kilimlerin yanı sıra süslü süt ve su güğümleri ile ibrikleri de ünlüdür. Halıcılık özellikle Selçuklu Türkleri tarafından geliştirilmiş olup, Kayseri, Bünyan, Yahyalı ve Yeşilhisar halıları hem iç hem de dış pazarlarda talep görmektedir. Ayrıca, nakkaşlık, oymacılık, kakmacılık ve kuyumculuk gibi sanatlar da ileri düzeydedir. Kayseri'nin mimari geleneği de dikkate değerdir; Mimar Sinan gibi büyük Türk mimarları bu bölgede yetişmiştir.
Yöresel yemekler arasında kızartmalı içli köfte, sucuk içli mantı, nevzine tatlısı, tavuklu çerkes pastası ve tepsi mantı öne çıkar.
Geleneksel kıyafetlerde, kadınlarda üç etek, çinti, salta, cepken, bindallı, ipek şalvar ve oyalı yemeni ile süslü başlık şal kuşak kullanılırken; erkeklerde kuzu yününden yapılan külah şeklinde başlık, sako, kuşak ve tefe veya kıl şalvar yaygındır.
Eğitim açısından, Kayseri Selçuklular zamanından beri önemli bir kültür ve eğitim merkezi olmuştur. Dünyada ilk tıp fakültesi olan "Şifâiye Medresesi" 1206'da burada kurulmuştur. Okur-yazarlık oranı %80'e yaklaşmış olup, köylerde bile okulsuz yer bulunmamaktadır. İlde anaokulları, ilkokullar, ortaokullar, mesleki ve teknik ortaokullar ile liseler bulunmaktadır. 1978'de kurulan Kayseri Üniversitesi daha sonra 1982'de Erciyes Üniversitesi adını almıştır.
Kayseri'de 25 kütüphane bulunmaktadır ve bunlardan Raşit Efendi Kütüphanesi Osmanlı döneminden kalma önemli bir kültürel mirastır.
Kayseri'nin gelenekleri neler?
Kayseri yöresinde evlenme ve düğün adetleri, zaman içinde değişiklik gösterse de, birçok adet nesilden nesile aktarılarak devam ediyor. Şehirlerde ve köylerde farklılık gösteren bu gelenekler, genellikle şu aşamalardan oluşur:
Görücüye Çıkma: Evlenme yaşına gelmiş bir delikanlının ailesi, genellikle yakın akrabalarıyla birlikte kız aramaya çıkar. Evlenme çağına gelmiş bir kızın evi, sabahın erken saatlerinde temizlenir ve sulanır. Görücülere kapıyı açan kız anası, misafirleri içeri buyur eder. Görücüler, evdeki kızları görmek için dolaşır ve beğendikleri kızın evine tekrar gelirler. Beğenilen kız hakkında araştırma yapıldıktan sonra dünür düşünülür.
Söz Kesme: Kadınlar arasında anlaşma sağlandıktan sonra, oğlanın ailesi kızın babasının yanına giderek resmi bir söz kesme töreni yaparlar.
Büyük Kahve: Söz kesildikten sonra genellikle ilk cumartesi günü, kız evinde büyük bir kahve töreni düzenlenir. Davetlilere çeşitli ikramlar yapılır ve dualar edilir.
Dini Nikah: Söz kesme töreninden bir hafta sonra genellikle kahvede dini nikah kıyılır. Bu törende genellikle sadece aile bireyleri ve yakın arkadaşlar bulunur.
Resmi Nikah: Cumhuriyet döneminden sonra resmi nikahlar, genellikle kız evinde yapılır. Nikah sonrasında çiftlere hediyeler verilir.
Düzen Düzmek: Eskiden şerbetliği kız evi alırken, günümüzde düzen düzmek genellikle oğlan evinin sorumluluğundadır. Alışveriş için çarşıya gidilir ve çeşitli eşyalar alınır.
Nişan: Nişan töreni genellikle kız evinde yapılır. Gelinin akrabaları ve yakın arkadaşları davet edilir. Nişan töreninde gelinin çeyizi sergilenir ve hediyeler alınır.
Dünürlük Çığırma: Nişan töreninden sonra iki ailenin yakınları arasında dünürlük gezileri düzenlenir. Bu gezilerde aileler birbirlerini daha yakından tanır.
Ziyafet Verme: Düğün haftasının ilk günü, oğlan evi genellikle bir yemek verir. Yemek hazırlıkları bir hafta öncesinden başlar ve davetlilere çeşitli yemekler ikram edilir.
Kalın Duası Çıkma: Düğün haftasının ikinci günü, oğlan evinde kalın duası yapılır. Bu törende gelinin çeyizi oğlan evine götürülür ve dua edilir.
Çeyiz Altı: Kalın duasının ardından gelinin çeyizi bir odada sergilenir ve akrabalar ziyaret eder. Çeyizin içeriği genellikle mutfak eşyaları, halılar ve yatak takımları gibi eşyalardan oluşur.
Gelin Hamamı: Düğün haftasının üçüncü günü gelin ve yakın arkadaşları hamama giderler. Hamamda gelin özel bir şekilde yıkanır ve türküler söylenir.
Kız Kınası: Hamamdan sonra kadınlar, gelin evinde toplanır ve gelinin ellerine kına yakılır.
Çeyiz Getirme: Eskiden çeyiz süslü at veya develerle getirilirken, günümüzde daha modern araçlar kullanılır. Çeyiz oğlan evine götürülür ve düzenlenir.
Erkek Kınası: Düğün haftasının son günü genellikle oğlan evinde erkek kınası yapılır. Oğlanın yakın arkadaşları toplanır ve eğlenceli aktiviteler düzenlenir.
Düğün: Düğün genellikle pazar günü yapılır. Düğün günü gelinin saçı ve makyajı özel bir şekilde yapılır. Düğün salonu çeşitli süslemelerle donatılır ve davetlilere yemek ve içki ikram edilir. Düğünde gelin ve damat ilk danslarını yaparlar ve genellikle geleneksel Türk müzikleri çalınır.