Kişinin bir olaya doğrudan katılması veya olayı gözlemlemesi sonucu edinilen şey deneyimdir. Deneyim, bireyin yaşadığı olaylar aracılığıyla dünyayı anlamasını, olaylar arasında ilişki kurmasını ve bilgi birikimi oluşturmasını sağlayan temel bir süreçtir. İnsan, doğduğu andan itibaren çevresiyle etkileşim hâlindedir; gördükleri, duydukları, dokundukları ve hissettikleri, onun bilgi dünyasını şekillendirir. Bu nedenle deneyim, hem bireysel hem de toplumsal yaşamın merkezinde yer alır.

Bir olaya doğrudan katılan kişi, o olayın sonuçlarını yalnızca dışarıdan değil, içinden hisseder. Bu durum, soyut bilgilere göre çok daha kalıcı ve etkili bir öğrenme biçimidir. Çünkü insanın yaşadığı her deneyim, belleğinde iz bırakır ve gelecekteki davranışlarını, düşüncelerini yönlendirir. Örneğin, ateşe dokunan bir kişi, ateşin sıcak olduğunu yalnızca bilmekle kalmaz; bunu hisseder, öğrenir ve bir daha aynı hatayı yapmamak üzere bilinçli davranır. Bu bilgi artık onun yaşamına kazınmıştır.

Gözlem yoluyla edinilen bilgi ise, olayın içinde bulunmadan ama dikkatle izlenmesiyle kazanılır. Bu da insanın öğrenme yollarından biridir. Bir ressamın başka bir sanatçıyı çalışırken izlemesi, bir öğrencinin laboratuvardaki deneyi gözlemlemesi, ya da bir çocuğun anne-babasını taklit etmesi bu türden öğrenmelerdir. Gözlem, kişiyi düşünmeye, sorgulamaya ve kendi deneyimini oluşturmaya yönlendirir.

Deneyimsel bilgi, teorik bilgiden farklı olarak, bireyin duygularını, sezgilerini ve kişisel yorumlarını da içerir. Bu yüzden herkesin deneyimi kendine özgüdür. Aynı olayı yaşayan iki kişi bile, farklı duygular ve sonuçlarla o olayı hatırlayabilir. Deneyim, bireyin dünyaya bakışını biçimlendirir; onun kimliğinin, karakterinin ve bilgeliğinin temel taşlarından biri hâline gelir.

Kaynak: Haber Merkezi