Çocuk yaşta başlayan akıcı konuşma bozukluğu, hayatının önemli bir parçası oldu. Ancak onu kısıtlamak yerine bilime yönlendirdi. İzmirli Birtan Demirel (35), yaşadığı zorlukları aşma çabasıyla başladığı eğitim yolculuğunu, Oxford Üniversitesi’nde deneysel psikoloji doktorasıyla taçlandırdı. Şimdi, kendi gibi konuşma bozukluğu yaşayan kişilere umut olabilecek bilimsel projeler yürütüyor. Demirel, 8 yaşındayken başlayan akıcı konuşma bozukluğuna karşı ailesiyle birlikte sayısız girişimde bulundu, ancak tam bir çözüm bulunamadı. İlkokul yıllarında sınıfta konuşmak bile cesaret isteyen bir durumken, zamanla bu farklılığı “farklı bir iletişim biçimi” olarak görmeye başladı. Lisansını Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Bölümü’nde, yüksek lisansını ise İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde marka iletişimi alanında tamamladı. Ardından İtalya ve Almanya’da psikoloji ve sinir bilimi üzerine çalışmalar yaptı, beyin görüntüleme ve araştırma tasarımı konularında deneyim kazandı.
Oxford’da Doktora ve “Konuşma” Üzerine Projeler
Oxford Üniversitesi’nden kabul alan Demirel, deneysel psikoloji alanındaki doktorasını üç yılda tamamladı. Üniversitede nörofizyoloji ve davranışsal sinir bilimi dersleri verdi. Araştırmalarını, akıcı konuşma bozukluğu yaşayan bireylerin hayat kalitesini artırmaya odakladı. Demirel, doktorası sırasında yaşadığı unutulmaz bir deneyimi şöyle aktardı: “Burs aldığım vakıf beni bir bağış gecesine davet etti ve konuşma yapmamı istedi. Konuşma bozukluğum özellikle önemli anlarda belirginleşir. Yine de kabul ettim. Kendi sesimi önceden kaydedip kulaklıktan dinleyerek konuşmamı yapma fikri aklıma geldi. Bu yöntemle sahnede neredeyse hiç takılmadan konuştum.”
Bilimsel Yönteme Dönüşen Deneyim
Demirel, bu yöntemi Oxford’dan Prof. Dr. Tim Denison ile birlikte bilimsel olarak test etti. Denison’un dünya çapında epilepsi, Parkinson ve benzeri alanlarda geliştirdiği yöntemlerden ilham alarak, konuşma bozukluğunu tetikleyen beyin süreçlerini milisaniyeler öncesinde tespit etmeyi hedefleyen çalışmalar yürütüyor. MRI, fMRI ve MEG teknikleriyle beyin sinyallerini analiz ederek, doğru anda müdahale ile doğal akıcılığa ulaşmayı amaçlıyor. Stanford, Boston Üniversitesi ve New York Üniversitesi ile işbirlikleri kuran Demirel, laboratuvar konuşmaları ve sunumlarla uluslararası bir bilim ağı içinde çalışıyor. Mesajı net: “Bir gün konuşma bozukluğu tarihe karışacak. O zamana kadar unutmamamız gereken şey, ne söylediğimizin nasıl söylediğimizden daha önemli olduğudur. Kusursuz kimse yok; önemli olan yargılamadan, merakla dinlemek.” Demirel, hedefini “hem bilime katkı sağlamak hem de kendi gibi zorluk yaşayan insanlara yeni kapılar açmak” olarak tanımlıyor.