Osmanlı’da Avrupa’dan gelen ürünlerin rafları süslediği bir dönemde, Ahmed Faruki adında bir eczacı tüm ezberleri bozdu. “Faruki İtriyatı” adıyla kurduğu yerli kozmetik markası, saraydan halkın evine kadar uzandı. Peki, Osmanlı’da yerli kozmetiğin öncüsü Ahmed Faruki kimdir?

Osmanlı’nın kozmetikteki yerli öncüsü: Ahmed Faruki

Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde, ithal kozmetik ürünlerine karşı yerli üretimi savunan ve bu alanda somut adımlar atan ilk girişimcilerden biri olan Ahmed Faruki, yalnızca bir eczacı değil, aynı zamanda bir vizyoner olarak tarihe geçmiştir. Bugünün kozmetik sanayisine ilham veren yerli üretim modeli, onun öncülüğünde atılmıştır.

Döneminin ötesinde bir girişimci

19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında etkin olan Ahmed Faruki, Batılı ülkelerden ithal edilen itriyat ve kozmetik ürünlerinin Osmanlı pazarında egemen olduğu bir dönemde sahneye çıktı. Eğitimli bir kimyager ve eczacı olan Faruki, Avrupa’dan gelen ürünlerle rekabet edebilecek kaliteye sahip yerli kozmetik ürünleri üretme hedefiyle yola çıktı.

Kurduğu Faruki İtriyatı, Osmanlı'da ilk defa kurumsal yapıya sahip, ambalajlı ve markalı kozmetik üretimini gerçekleştiren girişimlerden biri oldu.

“Faruki İtriyatı”: Yerli kozmetiğin ilk markası

Ahmed Faruki’nin ürünleri sadece birer bakım malzemesi değil, aynı zamanda yerli üretimin gurur sembolüydü. “Faruki İtriyatı” markası altında ürettiği ürünler; gül suyu, lavanta esansı, yüz kremleri, sabunlar ve parfümler gibi geniş bir yelpazeye sahipti. Bu ürünler hem içerik hem de tasarım bakımından döneminin Avrupa ürünleriyle yarışacak nitelikteydi.

Marka, özellikle İstanbul’un elit çevrelerinde büyük ilgi gördü. Gazete ve dergilerde yayımlanan ilanlar, Faruki’nin sadece üretici değil, aynı zamanda bir pazarlama stratejisti olduğunu da ortaya koydu.

Kozmetik kültüründe dönüşüm yarattı

Faruki’nin en büyük katkılarından biri de kozmetiği lüks olmaktan çıkarıp ulaşılabilir hale getirmesiydi. Ürünleri, saray mensuplarından kentli kadınlara kadar geniş bir kitle tarafından benimsendi. Geleneksel Osmanlı kokularını, Batı parfümeri teknikleriyle sentezleyerek hem estetik hem de kültürel açıdan özgün ürünler geliştirdi.

Bu yaklaşım, dönemin güzellik anlayışına yeni bir soluk getirdi. Kadınların günlük bakım rutinine uygun olarak formüle edilen kremler, sabunlar ve kokular, “bakım” kavramını ilk kez toplumsallaştırdı.

Mirası ve bugüne yansımaları

Ahmed Faruki’nin yarattığı etki, Osmanlı’nın son döneminden Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar sürdü. Ürünleri 1920’li yıllarda hâlâ piyasadaydı ve birçok arşiv kaydında ilanlarına rastlanmaktadır. Faruki’nin girişimi, sadece ticari değil, aynı zamanda kültürel bir dönüm noktasıydı: Yerli üretimin saygınlığı, onun markasıyla güç kazandı.

Bugün Türkiye’deki yerli kozmetik markalarının varlığı, bir anlamda Ahmed Faruki’nin attığı bu cesur adımın devamı niteliğindedir. Onun öyküsü, yalnızca nostaljik bir başarı değil; aynı zamanda girişimcilik, yerli kalkınma ve markalaşma açısından tarihsel bir referans noktasıdır.

Kaynak: Haber Merkezi