Periferik arter hastalığı, özellikle bacaklarda hissedilen bazı değişikliklerle kendini belli etse de, hastaların yaklaşık yarısında herhangi bir belirti görülmeyebiliyor. Prof. Dr. Murat Uğur, hastalığın klasik belirtisinin yürürken ortaya çıkan ve dinlenince geçen ağrılar olduğunu, bu durumun ise yalnızca yüzde 15 oranında görüldüğünü ifade etti. Üçte bir oranında ise atipik bacak ağrılarının mevcut olduğunu söyleyen Uğur, hastaların yüzde 1-2’sinde dinlenme ağrıları ve iyileşmeyen yaralarla kendini gösteren kritik bacak iskemisinin oluştuğunu belirtti.
Hastalığın en büyük nedeni damar sertliği
Periferik arter hastalıklarının en yaygın sebebinin ateroskleroz, yani damar sertliği olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Murat Uğur, sigara kullanımı, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, ileri yaş ve diyabetin en önemli risk faktörleri olduğunu belirtti. Bunun dışında damar iltihapları (vaskülit), anevrizmalar, tümörler, geçirilmiş cerrahi operasyonlar, travmalar ve radyasyon geçmişi de hastalığa yol açan diğer nedenler arasında yer alıyor.
Prof. Dr. Uğur, periferik arter hastalığının günlük yaşam aktivitelerini sınırladığını ve ilerlemesi halinde uzuv kaybına neden olabileceğini vurguladı. Bu hastalığın yaşam süresini ortalama 10 yıl kısalttığını belirten Uğur, tüm nedenlere bağlı ölüm riskinin 3 kat, kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölüm riskinin ise 6 kat arttığını kaydetti.
Belirtiler önemsenmeli
Hastalığın erken dönemde fark edilmesi için bazı belirtilerin göz ardı edilmemesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Murat Uğur, bu belirtileri şöyle sıraladı: Bacaklarda tüylenmede azalma, kaslarda incelme, tırnaklarda kırılma, bacakta solukluk ve morluk, deride kalınlaşma ve parlaklık, hissizlik ve soğukluk, ülserli yaralar, erkeklerde sertleşme sorunları.
Erken tanı ve yaşam tarzı değişikliği şart
Hastalığın tanısının detaylı fizik muayene ile konulduğunu belirten Prof. Dr. Murat Uğur, doppler ultrasonografi, BT anjiyografi ve MR anjiyografinin tanıda yardımcı olduğunu söyledi. Tedavide ilk adımın risk faktörlerinin azaltılması olduğunu belirten Uğur, sigaranın bırakılması, tansiyon, kolesterol ve kan şekeri değerlerinin kontrol altına alınması, ideal kilo hedeflenmesi ve diyetle desteklenmesi gerektiğini ifade etti. Haftada en az 3 gün, 2 kilometrelik yürüyüş öneren Uğur, damar tıkanıklığını açan bir ilacın olmadığını; tedavinin anjiyografik yöntemler veya bypass ameliyatları ile yapıldığını söyledi.
Gelişen teknolojilerle birlikte periferik arter hastalığında anjiyografik müdahalelerin ön plana çıktığını belirten Prof. Dr. Murat Uğur, bu işlemlerin ileride yapılacak cerrahileri engellemeyecek şekilde uygulanması gerektiğinin altını çizdi. Tıkalı damardaki plakların tıraşlanarak balonla genişletilebildiğini ve gerektiğinde stent yerleştirilebildiğini aktaran Uğur, cerrahi yöntemde ise damarın sağlıklı kısımları arasında bypass yapıldığını ifade etti.