Balkanlar’daki Osmanlı eserleri üzerine yaptığı kapsamlı saha çalışmaları ve akademik katkılarla tanınan Hollandalı sanat tarihçisi Prof. Dr. Machiel Kiel, 86 yaşında hayatını kaybetti. Türk kültür mirasına yönelik derin ilgisi ve yıllarca süren emekleriyle tanınan Kiel’in vefatı, akademik ve kültürel çevrelerde derin üzüntüyle karşılandı.
1938 yılında doğan Prof. Dr. Machiel Kiel, Balkan coğrafyasındaki Osmanlı mimarisini adım adım gezerek belgeleyen, harap olmuş eserlerin tespitini yapan ve bunların korunmasına öncülük eden bir isimdi. 1960’lardan itibaren Yugoslavya, Arnavutluk, Makedonya gibi bölgelerde çalışmalarda bulunan Kiel, bu çalışmalar esnasında çeşitli zorluklarla karşılaştı; gözaltına alındı, dayak yedi, ancak vazgeçmedi.
Kiel, özellikle 1963 Üsküp Depremi öncesi Eski Çarşı’yı belgeleyen ilk araştırmacılar arasında yer aldı. Kendisi, Osmanlı’nın Balkanlar’da imar ve hizmet götüren bir medeniyet olduğunu vurgulayarak, bu mirasın yaşatılması için ciddi çaba gösterdi.
Prof. Dr. Kiel, Türk mimarlık tarihinin duayen isimlerinden Ekrem Hakkı Ayverdi ile olan yakınlığıyla da tanınıyordu. Ayverdi ile mektuplaşarak tanışan Kiel, onunla Fatih’teki evinde görüşmüş, kitabeleri birlikte değerlendirmişlerdi. Kiel, Ayverdi’yi “bu alanın en büyüğü” olarak tanımlıyor ve onun izinden gururla gittiğini ifade ediyordu.
Türk Tarih Kurumu Şeref Üyesi olan Kiel, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi’nde birçok madde kaleme aldı. Ayrıca, halen yayıma hazırlık aşamasında olan “Avrupaî Osmanî: Balkan Şehirleri” adlı kitabı da Kiel’in son akademik mirasları arasında yer alıyor.
Türk Tarih Kurumu, Kiel’in vefatını “derin bir üzüntü” ile duyururken, akademisyenlerden Müfid Yüksel ve Mehmet Emin Yılmaz, Kiel’in bilim dünyasındaki titiz çalışmaları ve kaynaklara duyduğu saygı dolayısıyla büyük bir alim olduğunu vurguladı. TİKA Başkanı Abdullah Eren ise Kiel’i, “kültürel hafızamızda derin izler bırakan” biri olarak tanımladı.
Machiel Kiel, Osmanlı mimarisiyle tanışmasını Yanya ve Belgrad’daki küçük camilerle başlamıştı. Ardından, Balkanlar’ın tamamında Osmanlı’dan kalan eserlerin izini sürerek hem bilimsel hem kültürel bir miras ortaya koydu. Sahip olduğu fotoğraf arşivi, planlar ve saha notları bugün birçok akademik çalışmanın temelini oluşturuyor.