Muğla’nın Marmaris ilçesi açıklarında sabaha karşı meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki deprem, uzmanların dikkatini yeniden Türkiye’nin denizaltı fay hatlarına çevirdi. Deprem sonrası değerlendirmelerde bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, bu tür denizaltı depremlerinin yalnızca açık denizle sınırlı olmadığını, karadaki fay sistemleri üzerinde de ciddi etkiler yaratabileceğini vurguladı. AFAD’ın verilerine göre saat 02.17’de Akdeniz’de, Marmaris'in yaklaşık 10 kilometre açığında ve 67.91 kilometre derinlikte gerçekleşen deprem, geniş bir bölgede hissedildi. DEÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sözbilir, bu depremin Marmaris Fay Zonu’nun bir parçası olan denizaltı bir fay üzerinde meydana geldiğini belirterek, yapının jeolojik olarak Pliny-Strabo adı verilen bir fay sistemine ait olduğunun altını çizdi. “Bu fay, Afrika levhası ile Anadolu levhası arasındaki batı sınırında yer alıyor ve tarihsel olarak 7 büyüklüğünü aşan depremler üretme potansiyeline sahip,” diyen Sözbilir, Marmaris açıklarında meydana gelen bu son depremin de karada bulunan komşu fay hatlarını harekete geçirme ihtimaline dikkat çekti.
Karadaki Fay Hatları için “Tetikleme” Uyarısı
Sözbilir’e göre, bu tür denizaltı depremleri sadece sismik aktivitenin merkezinde değil, civar karasal fay hatlarında da stres birikimine ve dolayısıyla tetikleyici etkilere neden olabilir. Özellikle Marmaris’e komşu olan kara parçaları üzerindeki aktif fayların bu tür sarsıntılardan etkilenebileceği ifade ediliyor. “Her ne kadar merkez üssü denizde olsa da, bu fayın karadaki uzantıları ve yakın komşu fay sistemleri üzerinde baskı yaratabileceğini unutmamalıyız. Bu durum, deprem riskinin yalnızca denizle sınırlı olmadığı anlamına gelir,” dedi. Sözbilir’in açıklamalarında öne çıkan bir diğer kritik vurgu ise denizaltı faylarının Türkiye Diri Fay Veri Tabanı’na entegrasyonunun hâlâ yetersiz olduğu gerçeği. Mevcut veri tabanı karasal faylara odaklanmış durumda; ancak Türkiye gibi üç büyük levhanın kesişim noktasında yer alan bir ülke için denizaltı kaynaklı sismik risklerin de sistematik biçimde ele alınması gerekiyor. “Can ve mal kaybı açısından yaşanabilecek riskleri sağlıklı şekilde analiz edebilmek için, Türkiye karasındaki fayların yanı sıra denizaltı faylarının da eksiksiz biçimde veri tabanımıza eklenmesi hayati önemdedir" şeklinde konuştu.