Tarih, kimi zaman hükümdarların tahtta değil, kalplerinde kurduğu dünyayı yazar. Babür İmparatoru Şah Cihan da bu nadir figürlerden biri. Peki, Şah Cihan kimdir? Şah Cihan hangi Türk devletinin hükümdarıdır?
Şah Cihan kimdir?
Babür İmparatorluğu'nun beşinci hükümdarı olan Ebû'l Muzaffer Şehâbeddin Muhammed Sâhib-kıran, tarih sahnesine Şah Cihan adıyla geçti. 5 Ocak 1592’de doğan ve 22 Ocak 1666’da hayata veda eden Şah Cihan, yalnızca siyasi bir figür değil, aynı zamanda aşkı mermerle ölümsüzleştiren bir sanat hamisiydi. Onun adı, bugün hâlâ Hindistan'ın kalbinde parıldayan Tac Mahal ile anılıyor.
Köklü Bir Soydan Gelen Hükümdar
Doğum adı Hürrem olan Şah Cihan, Babür İmparatorluğu’nun kurucusu Babür Şah’ın torunu ve hem Timur hem Cengiz Han’ın soyundan gelen soylu bir prens olarak dünyaya geldi. Timur’un imparatorluk idealini yeniden canlandırma tutkusu ile Maveraünnehir üzerine defalarca sefere çıktı. Semerkand'ı üç kez ele geçirmeyi başarsa da kalıcı olamadı. Hindistan’daki hâkimiyetini ise seleflerinden devraldığı topraklar üzerinden sağlamlaştırdı.
Bir Aşk Hikâyesinin Mimari Mirası
Şah Cihan’ın hayatı yalnızca savaşlarla değil, büyük bir aşkla da şekillendi. Ercüment Banu Begüm, yani daha bilinen adıyla Mümtaz Mahal, onun üçüncü eşi olsa da tartışmasız en çok sevdiği kadındı. Mümtaz Mahal, on dördüncü çocukları Gauhara Begüm’ü doğururken 1631 yılında hayatını kaybetti. Bu büyük kayıp, tarihin en simgesel mimari eserlerinden biri olan Tac Mahal’in doğuşuna vesile oldu.
Şah Cihan, Agra’da inşa ettirdiği bu görkemli anıt mezarda geleneksel sarı kum taşı yerine tutkuyla bağlı olduğu beyaz mermeri tercih etti. İnşaatına 1632'de başlanan Tac Mahal, yaklaşık 20 yıl süren titiz bir çalışmanın ürünü olarak 1652’de tamamlandı. Efsaneye göre bu şaheserin ardındaki ustalar arasında, Mimar Sinan’ın öğrencisi İsa Mehmet Çelebi ve Semerkant’tan getirtilen Mehmet Şerif de yer alır. Kubbesini inşa eden İsmail Çelebi, yazılarını işleyen hattat Settar Efendi gibi isimlerle Tac Mahal, Osmanlı estetiğini de yansıtan evrensel bir başyapıt haline geldi.
Sanat, Mimari ve Altın Çağ
Şah Cihan döneminde Babür kültürü altın çağını yaşadı. İsyanlara ve saray entrikalarına rağmen sanat, edebiyat ve mimaride benzeri görülmemiş bir yükseliş yaşandı. Hint minyatür sanatı Babür tarzında yeniden yorumlandı, şairler sarayda desteklendi. Ancak onun en büyük tutkusu mimariydi. Şahcihanabad – bugünkü Delhi – onun vizyonuyla kuruldu. Kaleler, saraylar, medreseler, camiler; hepsi bu çağda yükseldi.
Düşüş ve Hüzünlü Son
Tac Mahal tamamlandıktan kısa bir süre sonra, Şah Cihan’ın kaderi keskin bir dönüş yaptı. Oğlu Alemgir (Evrengzib), akli dengesinin bozulduğu iddiasıyla onu tahttan indirerek Agra Kalesi'nde göz hapsine aldı. Efsaneye göre, Şah Cihan kalan günlerini Tac Mahal’i küçük bir pencereden izleyerek geçirdi.
1666’da hayata veda eden hükümdar, vasiyeti üzerine ebedî aşkı Mümtaz Mahal’in yanına, Tac Mahal’in kalbine defnedildi. Geride ise bir aşkın taşa kazınmış hâli kaldı: Zamana karşı koyan bir anıt, Tac Mahal.