Sedat Peker 2021 yılında yaptığı paylaşımda, "Bazı dostlarım beni arayıp bugün ya da yarın seni tamamen bitirmeye yönelik operasyonlar yapacaklar dedi.Kendisine gülüp teşekkür ettim.Bitti denilen hikaye her zaman yeniden başlar. Anladın mı Azem Kardeş?Lan tırrikler,lan kablamalar, lan kıpraklar,lan pokemonlar…
İmza;PİKACHU" ifadelerini kullanmıştı. Azem Kardeş'in kim olduğu hala araştırılıyor. Bir kişi, "Azem Kardeş dediği Azem Galica. Karadağlı. Orada yaşarken kendisiyle hareket eden kişi." açıklamasını yaptı.
Ekşi sözlükte Azem Kardeş ismi ile ilgili şu ifadeler kullanıldı:
sedat peker'in birtakım laflar çaktığı birisi.
2020 yılında da peker kendisiyle twitler üzerinden konuşmuş; deyimsel bir karakter olduğunu varsayıyorum.
sedat peker'in güvendiği ve birlikte yol yürüdüğü tüm adamları için kullandığı isim, kurgusal karakter.
şahsen arnavutluk kahramanı azem hajdari'den esinlendiğini düşünmekle beraber, azem galica'dan da esinlenilmiş olabilir.
aslında azem ismi sedat peker'in balkanlardaki gücünü ve genç yaşta yer altı dünyasında edindiği itibar ve gücü de açıklıyor. marksist-leninist ideolojinin çöküşünde önemli rol oynayan gladio teşkilatını ve ülkemizdeki bağlantılarını düşünürseniz ne demek istediğimi anlarsınız.
Azem Galica kimdir?
Azem Bejta (1889–1924), bilinen adıyla Azem Galica, Kosova’nın Arnavutluk ile birleşmesi hedefi doğrultusunda yürüttüğü silahlı mücadeleyle tanınan Arnavut milliyetçi liderlerinden biri olarak tarihe geçti. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Kosova Vilayeti’ne bağlı Skenderay kazasının Galica köyünde dünyaya gelen Bejta, daha genç yaşlarından itibaren bölgedeki siyasi ve askerî gelişmelerin merkezinde yer aldı.
Azem Galica’nın ailesi de milliyetçi mücadeleyle yakından ilişkiliydi. Babası Bejta Galica, Arnavutluk’un bağımsızlığı ve Sırbistan’dan ayrı müstakil bir devlet olması için yürütülen mücadele sırasında hayatını kaybetmişti. Bu durum, Azem Galica’nın siyasi ve askerî duruşunu belirleyen temel unsurlardan biri oldu. Babasının izinden giden Galica, 1912 yılında Sırbistan Krallığı’na karşı silahlı mücadeleye başladı.
1912–1914 yılları arasında Kosova’da Sırp yönetimine karşı yürütülen direnişte öne çıkan isimlerden biri olan Azem Galica, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı’nın ilk dönemlerinde Kosova’yı işgal eden Sırp kuvvetlerine karşı, emrindeki kachak savaşçılarıyla birlikte faaliyet gösterdi. 1915–1916 kışında Bulgaristan ve Avusturya-Macaristan birliklerinin Kosova’yı işgal etmesiyle Sırp kuvvetleri bölgeden çekilmek zorunda kaldı. Bu gelişmenin ardından Galica, yeni işgalci güçlere karşı da silahlı mücadeleye yöneldi.
Ancak işgalci kuvvetler, Arnavut bayrağının serbestçe dalgalanacağı, yüzlerce Arnavut okulunun açılacağı ve Hristiyan ile Müslüman Arnavutlara tam ibadet özgürlüğü tanınacağı yönünde taahhütlerde bulundu. Dönemin önde gelen Arnavut siyasetçi ve toplum önderlerinin telkinleriyle Azem Galica, bir süreliğine silahlı direnişten çekildi.
I. Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından, 1918 yılında Sırp ordusu yeniden Kosova’yı ele geçirdi. 1 Aralık 1918’de Kosova’nın Yugoslavya Krallığı’nın bir parçası haline gelmesiyle Galica tekrar dağa çıkarak kachak olarak silahlı mücadelesini sürdürdü. Bu dönemde Kosovalı Arnavutlar arasında örgütlenme hız kazandı ve İşkodra’da kurulan Kosova Milli Savunma Komitesi, Kosova ile Arnavutluk’un birleşmesini temel hedef olarak benimsedi.
Azem Galica, Bayram Curri ve Priştineli Hasan Bey gibi diğer kachak liderlerle birlikte Yugoslav yönetimine karşı gerilla mücadelesini örgütledi. İsyanın merkezi, Galica’nın memleketi olan Drenica bölgesi oldu. Kaynaklara göre bu süreçte on bine yakın isyancının aktif olarak direnişe katıldığı değerlendirilmektedir.
Azem Galica’nın eşi Kerime Radişeva, bilinen adıyla Shote Galica, mücadele boyunca onun yanında yer aldı. Çift, Küçük Arberia olarak adlandırılan ve üç köyü kapsayan bölgede fiilî bir hâkimiyet kurdu. Ancak Yugoslavya Krallığı, bölgeyi yeniden kontrol altına almak amacıyla Drenica’ya askerî birlikler sevk etti. Çıkan çatışmalar sırasında Azem Galica ağır şekilde yaralandı ve 15 Temmuz 1924 tarihinde hayatını kaybetti. Vasiyeti gereği, naaşı Sırp güçlerinin eline geçmemesi için Drenica yakınlarındaki bir mağaraya defnedildi.