SES İzmir Şubeleri, 22 Ekim 2025 tarihinde, Ege Üniversitesi Hastanesi’nde, morg girişinde, kargo aracının çarpması sonucu hayatını kaybeden SES İşyeri Temsilcisi Ali Can’ın ölümüne ilişkin eylem düzenledi. Ali Can’ın ailesi, iş arkadaşları, sendika üyeleri ve diğer sağlık sendikalarının destek verdiği eylemde, katılımcılar, Ege Üniversitesi Poliklinikleri önünden olayın gerçekleştiği alana kadar ellerinde karanfiller ve “Rakam değil can, kaza değil cinayet”, “İhmal ölüm getirdi” sloganlarıyla yürüdü.

SES İzmir Şubeleri Açıklaması:
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak, Ege Üniversitesi Hastanesi işyeri temsilcimiz, yoldaşımız Ali Can’ı, hastane içinde görevi esnasında bir kargo aracının ezmesi sonucu kaybettik. Ancak biz biliyoruz ki bu bir “kaza” değil; yıllardır uyardığımız, görmezden gelinen, emeği hiçe sayan, insan yaşamını maliyet kalemi olarak gören bu sistemin açık bir işçi cinayetidir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu işin sürdürülebilirliğini hedeflerken insan faktörünü ötelemektedir. İnsan makinelerin bir dişlisi değildir, bu yüzden bu bir iş kazası değil, işçi cinayetidir.
Uluslararası Çalışma Örgütüne (ILO) göre iş kazalarının yüzde 50’si kolayca önlenebilir ve yüzde 48’i ise sistemli bir çalışma sonrasında önlenebilir. Öngörülemez kazalar olarak tanımlananların oranının ise sadece yüzde 2 olduğu ifade ediliyor. Bugün ülkemizde neredeyse her gün onlarca emekçi, önlenebilir iş kazalarında yaşamını yitiriyor. Her biri “kaza” denilerek geçiştiriliyor; sorumlular korunuyor, gerçekler gizleniyor. Oysa biz biliyoruz ki bu ölümler, tesadüf değil; denetimsizliğin, taşeronlaştırmanın, liyakatsizliğin, özelleştirmelerin ve insan hayatını hiçe sayan yönetim anlayışının doğrudan sonucudur. Tam olarak kargo sahibi kurumun taşeronlaşması ve performans sistemi sebebiyle yaşanan cinayet bizlere yıllardır ifade ettiğimiz gibi performans sistemi, taşeronlaştırma ve özelleştirmelerin ölüm getirdiğini bir kez daha gösterdi.
Sağlık işkoluda bu tablodan muaf değildir.
Ege Üniversitesi Hastanesi’nde olduğu gibi pek çok sağlık kurumunda iş güvenliği önlemleri kâğıt üzerinde kalmakta, çalışma alanları risklerle dolu halde bırakılmakta, emekçiler adeta “kendi güvenliğini kendin sağla” anlayışına terk edilmektedir. Yıllardır dile getirdiğimiz “Sağlıkta dönüşüm” politikalarının bir sonucu olarak, kamu hastanelerinde personel yetersizliği, aşırı iş yükü, uzun mesailer ve düşük ücretler yetmezmiş gibi, şimdi bir de can güvenliğimiz elimizden alınmıştır.
Ali Can, yalnızca bir sağlık emekçisi değil, aynı zamanda yıllardır emek, demokrasi ve adalet mücadelesinin onurlu bir temsilcisiydi. Ege Üniversitesi Hastanesi’nde, sağlık emekçilerinin sesini yükselten, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, iş güvenliği önlemlerinin alınması için mücadele eden bir öncüydü. Onun yaşamını yitirmesine neden olan bu olay, tam da bu mücadelenin ne kadar haklı ve acil olduğunu bir kez daha göstermiştir.
2022 yılında tutulan Ege Üniversitesi Hastanesi iş sağlığı ve güvenliği raporlarında trafiğe açık bu alanın yayalar açısından güvenli olmadığı tespit edilmesine rağmen bu konuda herhangi bir tedbir alınmamış, raporlar görmezden gelinmiş ve kazanın yaşandığı bu alan güvensiz şekilde bırakılmıştır. Bu alanın güvenli olması için basit birkaç düzenlenmenin yapılması gerekirken yapılmamasının bedelini Ali Can hayatıyla ödemiştir. Bu ölümün sorumluları, sadece o an ki teknik ihmali yapan kişiler değil; 2022 yılında tutulan iş güvenliği raporuna rağmen çalışma koşullarını güvenli hale getirmeyen, gerekli önlemleri almayan, uyarıları kulak ardı eden tüm yöneticiler ve üniversite idaresidir.
SORUYORUZ!
Bu alanda yaya kaldırımı neden yok, yaya ve araç trafiği neden ayrı değil? Kırılan bariyer yeniden neden takılmadı?




