İzmir’in içme suyu ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan Tahtalı Barajı’nda su seviyesi kritik seviyeye geriledi. Doluluk oranı yüzde 3,91’e düşen baraj için uzmanlardan çarpıcı uyarılar geldi. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Ekim sonunda barajın dibini göreceğiz. Yağışlardan mucize beklenmesin” sözleriyle tabloyu özetledi.
İzmir’de Barajlar Bir Bir Kuruyor
İZSU verilerine göre yalnızca Tahtalı değil, kentteki birçok barajda da su seviyesi kritik eşiğin altına indi.
- Tahtalı Barajı: Yüzde 3,91
- Ürkmez Barajı: Yüzde 3,76
- Balçova Barajı: Yüzde 6,59
- Güzelhisar Barajı: Yüzde 49,99
- Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı: Yüzde 0,16
- Gördes Barajı: Tamamen kurudu
Kent genelinde 6 Ağustos’tan bu yana uygulanan planlı su kesintileriyle tasarruf sağlanmaya çalışılsa da, mevcut rezervin yağışlı döneme kadar yetip yetmeyeceği endişe konusu.
“Tahtalı Boşalınca Kuyulara Saldıracağız”
Prof. Dr. Doğan Yaşar, barajın dibi göründüğünde tek kaynağın kuyular olacağını vurguladı: “Kuyular zaten derinlere indi, bu yüzden daha çok ağır metal çekilecek ve su maliyeti daha da artacak. 2026’da yağışların artmasını bekliyoruz ama bu barajları doldurmaz. Su yönetimini çok dikkatli yapmamız gerekiyor.” Uzmanlar, mevcut kesintilerin yeterli olmadığını, Ekim sonundan itibaren 24 saatlik kesintilere gidilebileceğini belirtiyor. İzmir’in nüfusunun 2008’de 3,7 milyonken bugün 4,5 milyona ulaşmasının da krizi derinleştirdiği ifade ediliyor.
Tarımda Su Krizi Kapıda
Prof. Dr. Yaşar, “Asıl sorunumuz musluklardan akan su değil, tarımda kullanılan su. İzmir, tarımda Türkiye’nin lider şehirlerinden biri. Tarıma su verilmezse büyük sıkıntılar yaşanacak” diyerek özellikle tarımsal sulamanın önümüzdeki dönemde en büyük risk olacağına dikkat çekti. İzmir’de kişi başı günlük su tüketiminin yaz aylarında 180 litre iken şu an 150 litreye düştüğü, toplamda ise günlük verilen suyun 750 bin metreküpten 640 bin metreküpe gerilediği açıklandı. Su kesintilerinden sağlanan 100 bin metreküplük tasarrufun ise yetersiz olduğu belirtildi. Bu tablo, İzmir’in yalnızca birkaç aylık değil, önümüzdeki yılları da etkileyecek ciddi bir su kriziyle karşı karşıya olduğunu gözler önüne seriyor.
