İzmir’in en büyük içme suyu kaynağı olan Tahtalı Barajı’nda su seviyesi tehlike sınırına yaklaştı. Geçtiğimiz yıl aynı dönemde yüzde 28 doluluk oranına sahip olan barajda, bu yıl ölçülen su seviyesi yüzde 13,56 olarak kaydedildi. Su hacmindeki bu dramatik düşüş, barajdaki kullanılabilir suyun 40 milyon metreküpe kadar gerilemesine yol açtı. Geçen yıla göre su kaybı yüzde 50'yi aştı. Kuraklık uyarılarının uzun süredir yapıldığını hatırlatan Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, gelinen noktada esas sorunun kuraklıktan çok su tüketimi ve yönetimi olduğunu vurguladı. Yaşar’a göre barajlar yeterli yağışı almamış değil; ancak artan nüfus, plansız kullanım ve bilinçsiz tarımsal sulama barajları kuruma noktasına getirdi.
“Bu Gidişle Eylülde Yeni Dip Seviyeyi Görürüz”
Prof. Dr. Yaşar, 2008 yılında baraj seviyesinin yüzde 2’ye kadar düştüğünü hatırlatarak, bu yıl da benzer bir tabloyla karşılaşılabileceğine dikkat çekti. Mevcut tüketim trendi devam ederse eylül ayında Tahtalı Barajı’nda tek haneli doluluk oranlarının altına inilmesi kaçınılmaz görünüyor. Günde ortalama 200-220 bin metreküp su çekilmesinin sürdüğünü belirten Yaşar, “Bu hızla gidersek yüzde 2’yi tekrar görebiliriz, hatta daha altına inebilir” dedi. İzmir’de kişi başına düşen su tüketiminin yaz aylarında 200 litreye kadar çıktığını aktaran Yaşar, balkon yıkama, bahçe sulama ve araç temizliği gibi keyfi kullanım alışkanlıklarının acilen bırakılması gerektiğini vurguladı. Aynı zamanda yer altı su kaynaklarının da kontrolsüzce tüketildiğine dikkat çekti. Özellikle Çiğli Arıtma Tesisi’nden çıkan 600 bin metreküp gri suyun doğrudan denize verilmesini, tarımda değerlendirilmemesini büyük bir kaynak israfı olarak nitelendirdi.
“Suyu Siyasetten Kurtarın”
Prof. Dr. Yaşar, yaşanan sorunun yalnızca iklimle değil, strateji eksikliğiyle doğrudan bağlantılı olduğunun altını çizdi. Belediyelerin su yönetiminde jeolog ve hidrojeolog istihdam etmesi gerektiğini belirterek, suyun siyasi tartışmaların değil, bilimsel planlamanın konusu olması gerektiğini vurguladı: “Su, partiler üstü bir meseledir. Planlama yapılmadığı sürece ne kadar yağarsa yağsın bu tablo değişmez.”