Romanlarını on yedi yaşından itibaren kaleme alan Bülent Akyürek, edebiyat yolculuğunda yeni bir eşik açtı. Peki, Bülent Akyürek kimdir, nereli, kaç yaşında?
Bülent Akyürek kimdir?
1969’da Elazığ’da doğan ve 1985’te Ankara’ya yerleşen Bülent Akyürek, çocuk yaşlardan itibaren çeşitli işlerde çalıştı, lise ikinci sınıfta okul hayatını bıraktı. On yedi yaşından itibaren romanları yayımlanan Akyürek, edebiyat serüvenine “Ve Tanrı Ağladı”, “Cinnetim Cennetimdir”, “Yağmur Getiren Fırtına” ve “Zamanın Efendisi” gibi dikkat çeken eserlerle başladı. Hiç siyasete bulaşmadığını vurgulayan yazar, 35 yaşına kadar Türkiye’nin “en tehlikeli ateist ve nihilist adamı” olarak anıldığını dile getiriyor.
Hidayet sürecinden sonra edebiyatı bir kenara bırakıp eleştirel metinlere yönelen Akyürek; “Kadınlar Üstüne Ahmet Abi’nin Gözünden Kaçanlar”, “Yılgın Türkler”, “Seviyordum Söyleyemedim”, “İçinizdeki Öküze Oha Deyin” ve “Öğle Namazına Nasıl Kalkılır?” gibi eserlerle okurla buluştu. “Hiçbir dönemde iki ayakkabım veya iki gömleğim olmadı” diyerek sade yaşamını özetleyen yazar, yıllarca çok az satan kitaplarına rağmen son altı yıldır satış rekorları kırdığını ancak korsan yayınlar nedeniyle kazancının sınırlı kaldığını ifade ediyor.
41 yıllık yazarlık yolculuğu ve “Satılık Adam”
Son kitabını 14 yıl önce yayımlayan Akyürek, “Zamanın Efendisi”nin ardından uzun bir ara verdiğini belirterek “Biraz hastalıklar, biraz sektöre ve topluma küskünlük… Kendime bile küsmüştüm. 80-90 milyonluk bir ülkede 3-5 bin kitap okununca seviniyorsunuz. Bu aslında çok üzücü” dedi.
25 yıla yayılan yazım süreciyle “Satılık Adam” adlı romanını okurla buluşturan Akyürek, eseri için “Türkiye’de çıtayı yükseltecek bir roman olsun istedim. Okur silkelensin, yazarlar ciddiyeti görsün” diye konuştu. Daha önce bir gecede yazdığı “Zamanın Efendisi” ile karşılaştıran yazar, “Bu romanla kendi üstümde deneyler yapıyorum. Bir gecede de yazılıyor, 25 yılda da yazılıyor” ifadesini kullandı.
“Satılamayan Adam”: Konforu terk eden bir karakter
Toplam 59 bölümden oluşan romanda “Satılamayan Adam” karakterinin 40 gün boyunca çim yiyerek tüketim toplumundan sıyrılmayı denediğini aktaran Akyürek, eserin özünü şöyle açıklıyor:
“Konforunu ve tüketimini düşürmüş, en minimal şekilde yaşamayı seçmiş bir adamın özgürleşmesini anlattım. ‘Ben çimle beslenebiliyorum, bu bana yeter’ dediğinizde kimsenin efendisi olmuyorsunuz. Dünyada en özgür insanlar kölelerdir.”
Tolstoy’un “Savaş ve Barış”ındaki çok katmanlı kurguyu örnek alan yazar, “Gül gibi açılan bir kurgu; bir yeri açtığınızda yeni bir yaprak, yeni bir hikâye geliyor” dedi.
“Okura çağrım: 25 yıllık bir emek okunsun”
Yazarlık hayatında hiçbir zaman kitabını okura dayatmadığını söyleyen Akyürek, “Ama bu kitap hakikaten ömrümü yedi. Okuru iyi bir şey okumaya davet ediyorum. 24-25 yılın emeğiyle yazılmış sağlam bir roman okumak istiyorlarsa lütfen sahiplensinler” diye konuştu.