Türk edebiyatının önemli kalemlerinden biri olan yazar İnci Aral’ın yaşam öyküsü ve edebi kariyeri, son günlerde yeniden gündeme geldi. Romancı, öykücü ve deneme yazarı kimliğiyle bilinen Aral’ın kim olduğu ve edebiyat dünyasındaki yeri kamuoyunca merak ediliyor.

İnci Aral kimdir?

Türk edebiyatının önemli isimlerinden İnci Aral, 27 Kasım 1944’te Denizli’de dünyaya geldi. Aslen Alanyalı olan Aral, çocukluğunu babasının orman mühendisi olarak tayin edildiği şehirlerde — Denizli, Bolu, Manisa — geçirerek büyüdü. İstanbul’da yetişen Aral’ın hayatı, henüz 35 yaşındaki babasının geçirdiği felç ve ardından yaşadığı ağır ruhsal çöküşle bambaşka bir yöne savruldu. Babasının gözleri önünde intihara kalkışması ve kısa süre sonra ikinci bir kalp krizi sonucu hayatını kaybetmesi, ailenin bütünlüğünü sarsıcı bir şekilde sona erdirdi.

Küçük yaşta ailesini kaybetti

Babanın ölümünden sonra aile, Bursa’daki halanın yanına taşındı. Annesi Ayfer Hanım burada Orman İdaresi’nde çalışmaya başladı, İnci Aral ise Yirmi Üç Temmuz İlkokulu’nda dördüncü sınıfa devam etti. Ancak kısa süre sonra annesi de yüksek tansiyon nedeniyle beyin kanaması geçirerek yaşamını yitirdi. Aral, bu dönemi “Evimiz, yuvamız dağıldı” diyerek tanımlar. Henüz 11 yaşında öksüz kalan yazar, kardeşi Sevil’den ayrı düşerek halasının yanında büyümeye devam etti. Bu yıllarda yaşadığı derin travmalar, ileride yazacağı eserlerin temelinde iz bırakan duygusal katmanları oluşturdu.

Edebiyatla buluşma ve kimlik arayışı

İnci Aral, Manisa Kız Öğretmen Okulu’nda parasız yatılı olarak öğrenimine devam etti. Burada edebiyata olan ilgisi belirginleşti. Spil dergisinde şiirleri yayımlandı, okulun kültür ve edebiyat kollarında aktif rol aldı. Okulun kitaplığına sığındı, saatlerini klasik eserlerle geçirdi. Bu dönemde yazdığı mektuplar ve çizimleriyle yaratıcı yönünü besledi. Lise sonrası eğitimine Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nde devam etti.

Eğitimcilik, evlilikler ve mücadele yılları

Eğitim hayatını tamamladıktan sonra Samsun Kız Öğretmen Okulu’nda öğretmenliğe başlayan Aral, burada yirmi yıl sürecek mesleki kariyerine adım attı. İlk evliliğini Manisa’da gerçekleştirdi, ancak bu evlilik 1974’te sona erdi. Bu birliktelikten iki oğlu oldu. 1978’de İzmir’de kısa süre öğretmenlik yaptıktan sonra ikinci evliliğini Ali Gür ile yaparak Ankara’ya yerleşti.

12 Eylül askeri darbesi sonrası Bağdat Ortaokulu’na sürüldü, ardından Talim Terbiye Kurulu’nda sanat eğitimi üzerine çalışmalarda bulundu. Bu dönemde sol düşünceye yakınlığı sebebiyle baskılara maruz kaldı. 1982’de, Aziz Nesin’le birlikte Cumhurbaşkanı’na dilekçe veren sanatçılar arasında yer aldı; “Dilekçe Davası” olarak bilinen bu süreç, 1984’te beraatla sonuçlandı.

Edebi yükseliş ve yayıncılık başarısı

İnci Aral’ın edebi yolculuğu 1976’da “Ağda Zamanı” adlı öykü kitabındaki eserleri Varlık ve Türk Dili dergilerinde yayımlatmasıyla başladı. Bu öyküler dikkat çekti ve edebiyat çevrelerinde ses getirdi. Sonrasında Dönemeç, Soyut, Türkiye Yazıları ve Sesimiz gibi dergilerde eserleri yer aldı. Roman, öykü ve senaryo alanlarında üretkenliğini sürdüren Aral, TRT için "Kirli Sarı" adlı bir mini dizi ve "Buluşma" isimli bir film senaryosu kaleme aldı.

Eserleri ve kazandığı ödüller

İnci Aral, yıllar içinde hem edebi üretimi hem de ödülleriyle edebiyat dünyasında sağlam bir yer edindi:

  • 1980 – Ağda Zamanı ile Akademi Kitabevi “İlk Kitap Başarı Ödülü”

  • 1981 – Kıran Resimleri ile “Nevzat Üstün Öykü Ödülü”

  • 1991 – Ölü Erkek Kuşlar ile “Yunus Nadi Roman Ödülü”

  • 2000 – Gölgede Kırk Derece ile ikinci kez “Yunus Nadi Öykü Ödülü”

  • 2004 – Mor adlı romanıyla “Orhan Kemal Roman Armağanı”

Bugünkü yaşamı

İnci Aral, hâlen İstanbul Çengelköy’deki evinde eşi Ali Gür ile birlikte yaşamını sürdürüyor. Üretmeye, yazmaya, toplumun nabzını tutan güçlü edebi diliyle ses vermeye devam ediyor. Aral’ın hayatı, kişisel acılardan beslenen bir sanatçının evrimi ve edebiyat aracılığıyla kendini yeniden var edişinin çarpıcı bir örneği olarak Türk edebiyat tarihinde silinmez bir iz bırakıyor.

Kaynak: Haber Merkezi