Jeofizik Profesörü Övgün Ahmet Ercan, “depremde sarsıntıyı 3 ila 5 kat büyütebilir” diyerek İzmir’in birçok ilçesinden konut satın alınmaması yönünde vatandaşları uyardı. Öte yandan Prof. Dr. Ercan’ın uyardığı ilçeler arasında yer alan Menemen, son aylarda İzmir’in en çok konut satışı yapılan bölgesi oldu. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre Menemen, Ekim 2025 döneminde İzmir genelinde 1066 konut satışıyla ilk sırada yer aldı. Artan satış ivmesi, ilçenin konumu, ulaşım olanakları ve yeni konut projeleriyle açıklansa da zemin yapısı ve jeolojik özellikleriyle de dikkat çekiyor.
Endişeler arttı
Menemen’de son dönemde inşaat sektörünün hızlanması, yeni projelerin artması ve sosyal konut planlamaları ilçeyi yatırımcıların radarına aldı. Fiyat avantajı da talebi güçlendiriyor. Emlak verilerine göre ilçede satılık konutlarda ortalama metrekare fiyatı 39 bin 684 TL düzeyinde seyrediyor. Bu rakam Konak, Karşıyaka ve Bornova gibi merkez ilçelere kıyasla daha ulaşılabilir bir seviyede bulunuyor. Ulaşım erişilebilirliği ve yeni yerleşim alanlarının çoğalması da ilçeyi çekici hale getiriyor. Ancak bilimsel uyarılar, hızlı konut satış trendiyle çelişen bir tablo ortaya koyuyor. Yumuşak zemin, ova yapısı ve çok katlı binaların artışı, Menemen’i Ercan’ın listesinde öne çıkartan temel nedenler arasında yer alıyor. Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’ın da yaptığı son açıklamaların ardından Menemen’de yaşayan vatandaşların endişeleri arttı.

‘Güvenli yapı üretilir’
Müteahhitler Federasyonu (MÜFED) Başkanı Ayhan Sulak, doğru zemin etütleri ve doğru inşaat yapılarıyla risklerin en aza indirilebileceğini vurguladı. Sulak, “Son günlerde basınımızda, ülkemizin birçok bölgesinin yüksek sismik tehlike altında bulunduğu yönündeki tespitler yer aldı. Her fırsatta yetkililer tarafından da ülkemizdeki deprem gerçeğini dile getirilmektedir. Güncel deprem mühendisliği literatürü, deprem riski altındaki bölgelerde yapılaşmanın tamamen yasaklanmasından ziyade, riskin bilimsel yöntemlerle yönetilmesine odaklanmakta. Bu kapsamda detaylı ve kapsayıcı zemin etütleri, güncel deprem yönetmeliklerine uygun tasarım ilkeleri ve etkin denetim mekanizmaları aracılığıyla güvenli yapı üretimi mümkündür. Dolayısıyla bahsi geçen bölgelerde yapı faaliyetlerinin tamamen durdurulması yerine, riskli alanlarda yani ülke genelinde mühendislik standartlarına uygun, dayanıklı yapılaşmanın teşvik edilmesi daha rasyonel ve uygulanabilir bir yaklaşım olacaktır” dedi.
‘Riskler azaltılabilir’
Ülke ölçeğinde deprem tehlikesinin tespit edilmesi ile başta yeni yapılacak binaların deprem tehlikesine karşı tasarımı ve mevcut binaların değerlendirilmesi olmak üzere deprem risk azaltma faaliyetleri için Türkiye Deprem Tehlike Haritası ve yeni deprem yönetmeliğinin yürürlüğe girdiğini hatırlatan Sulak, “Bu Yönetmeliğin amacı; yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek tüm binaların ve bina türü yapıların tamamının veya bölümlerin deprem etkisi altında tasarımı ve yapımı ile mevcut binaların depreme karşı performanslarının değerlendirilmesi için gerekli kuralları ve minimum koşulları belirlemektir. Depremden korunmanın koşulu olan dirençli şehirlerin oluşması için MÜFED olarak katkıda bulunmaya hazır olduğumuzu her zaman dile getirmeye devam edeceğiz. Zemin tabi ki çok önemli ama zemine uygun teknolojiler, hesaplamalar ve malzemeler kullanılarak bu riskler en aza indirilebilir” diye konuştu.
‘Yüzde 60 riskli’
Bölgesel gelişim açısından bakıldığında İzmir’in içerisinde yüzde 60’a yakın bir kentsel dönüşüm ihtiyacı olduğunun altını çizen Başkan Sulak, kentsel dönüşümünün çıkmaza girmesinden dolayı insanların daha güvenilir bina tercihinin, talebi Menemen bölgesine doğru yönelttiğini söyledi. İnşaat sektörünün şehrin çeperlerine doğru ilerlediğini vurgulayan Başkan Sulak, “Sadece Menemen bölgesi değil, Çeşme yönünde Urla’ya kadar birleşen bir aks, Gaziemir’den Torbalı’ya doğru genişleyen bir aks ve Bornova’dan da Kemalpaşa’ya doğru ilerleyen bir aks var. Dolayısıyla şehrin çeperlerine doğru genişlemeye devam ediliyor. Nüfus artışı da mevcut ama buradaki en büyük etken bence insanların güvenilir binaya ulaşmadaki isteği. Hocamız, riskli alanlardan çok riskli yapılardan söz etse daha doğru olur. Çünkü şehrin yüzde 60’ının dönüşüme ihtiyacı var. Yeni Kahramanmaraş’lar yaşanmaması için bir an önce yerel yönetimlerle birlikte kentsel dönüşüm konusunu çözmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.





