Çağla Tuğaltay, 5 Haziran 2000'de okulundan geldiği Şişli'deki evinde, yalnız olduğu sırada kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişilerce boğazı kesilerek öldürüldü. Yapılan tüm araştırmalara rağmen liseli Çağla'nın katil zanlısı ya da zanlıları aradan geçen 23 yıla rağmen bulunamadı.
Olay nasıl meydana geldi?
Çağla Tuğaltay 5 Haziran 2000 günü okul çıkışı evine gitti. Anne Gülnur Tuğaltay doktor randevusunda geciktiği için kızını telefonla aradı ancak Çağla telefonu açmadı. Bunun üzerine Anne Gülnur Tuğaltay alt komşusunu arayarak, "Çağla eve geldi mi telefonlarımı açmıyor bir bakar mısın" dedi. Alt komşu anahtarla kapıyı açıp içeri girdi. Çağla’nın okul çantası henüz kapının önünde duruyordu. Çağla’nın odasına baktı, daha sonra il dışında üniversitede okuyan ağabeyinin odasına baktığında Çağla’yı ölü olarak buldu.
Olay yeri incelemesi
Çağla Tuğraltay'ın Cesedi bulunduğunda boğazı kesilmiş, iç çamaşırları çıkarılmıştı. Adli tıp raporu, Çağla'ya tecavüz edilmediğini, ancak katilin sperminin bulunduğunu gösterdi. Evde çalınmış tek bir eşya yoktu ve kapı girişi zorlanmamıştı. Apartmana yabancı birinin girdiğine dair görgü tanığı bulunmamaktaydı. Cinayet aleti olarak kullanılan bıçak evin mutfağından alınmıştı ancak parmak izine rastlanmadı. Katil, iç çamaşırını evde bırakmıştı ve ayak izleri bulunmaktaydı. Olay yerindeki tüm deliller toplanarak Polis Kriminal Laboratuvarı’na gönderildi.
Katilin doku örneklerine ulaşıldı
2013 yılında yapılan çalışmalarda Çağla Tuğaltay’ın sol er tırnaklarında bir erkeğe ait doku örnekleri bulundu. Şüphelilerden alınan kan örneklerinde bu doku hiç kimse ile örtüşmedi.
Anne Tuğaltay, olay gününü anlattı
Anne Tuğaltay, “Biz normal 2 çocuklu 4 kişilik bir aileydik. Olay günü benim doktorda randevum vardı. Çağla'yı okula yolladım, büyük oğlum İstanbul dışında okuyordu. Okula yolladım, okula yollarken de o gün doktor randevum olduğunu, geç gelirsem de merak etmemesini söyledim. Ben zaten okul aile birliğindeydim. Haftanın üç günü falan beraberdik zaten. Beraber gidip beraber geliyorduk. Doktora gittiğimde randevular uzadı diye Haber veremedim Çağla'ya. Evimizin anahtarı olan bir komşu hanım vardı, ondan rica ettim bir çıkıp bakar mısın diye. Çıktığında işte bu manzarayla karşılaştı. Sonra ben aradığımda apartmandan çığlıklar geliyordu. Devamını dinlemedim zaten, koşarak eve geldik. Çok kalabalık vardı; polis arabaları, insanlar, gazeteciler… Koşarak apartmana girdik, ben yukarıya ulaşamadım ama babası çıktı gördü, ilk önce yaşıyor mu diye bakmış. Sonra bütün evi dolaşmış, balkonu aramış fakat bulamamış" dedi.
Müge Anlı, cinayeti çözemedi
Emniyet tarafından yaşanan korkunç cinayet ile ilgili sıkı çalışmalar yapıldı ancak sonuç elde edilemediği için dosya kapatıldı. Ancak 2009 yılında İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın emriyle özel bir ekip görevlendirildi. Ne var ki, bu ekip de cinayeti aydınlatma konusunda başarılı olamadı. 2020 yılına gelindiğinde, cinayet Müge Anlı'nın programında incelendi, fakat yine de bir sonuca ulaşılamadı. Çağla'nın dosyasının zaman aşımından dolayı kapanması beklenirken, savcılık fail olabilecek kişilerin ifadelerinin alınmasını gerekçe göstererek zaman aşımını durdurdu.