17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde eşi ve oğlunu yitiren, kendisi de yaklaşık 12 saat enkaz altında kalan Ali Esen, acısını unutturmamak ve toplumu deprem gerçeğine karşı diri tutmak için 26 yıldır aynı mücadeleyi sürdürüyor. Esen, her yıl depremin yıl dönümünde iş yerinin önünde açtığı fotoğraf sergisiyle vatandaşlara o kara geceyi hatırlatıyor.

Türkiye’nin yakın tarihindeki en büyük felaketlerden biri olan 7,4 büyüklüğündeki Marmara Depremi’nin üzerinden 26 yıl geçti. Ancak kayıplar, depremzedelerin hafızasında ilk günkü tazeliğini koruyor. Gölcük merkezli depremde ailesini kaybeden Ali Esen, o günden bu yana yaşanan acıların unutulmaması için çabalıyor. Atatürk Bulvarı’nda açtığı sergi, afetin yıl dönümünde görenlere hem deprem gerçeğini hem de alınması gereken önlemleri hatırlatıyor.

“Deprem değil, çürük binalar öldürüyor”

Sergiyi açma amacını “yaşananlardan ders çıkarmak” sözleriyle özetleyen Esen, şunları söyledi:
“26 yıl önce eşimi ve oğlumu kaybettim. O gün yaşananların tekrar etmemesi için bu sergiyi açıyorum. Deprem doğal bir olay ama insanları öldüren aslında kötü yapılmış, dayanıksız binalar. Eğer mühendislik hizmeti alınmış sağlam yapılarımız olsaydı bu acılar bu kadar ağır olmayacaktı. Şehrimizde çok büyük kayıplar yaşandı. İnsanların bilinçlenmesi, kendi canlarını korumayı öğrenmesi gerekiyor. Benim yıllardır tek gayretim, insanları bu konuda uyarmak oldu.”

“Gerekirse çadırda yaşayın”

Vatandaşlara oturdukları binaların güvenliğini mutlaka sorgulamaları gerektiğini hatırlatan Esen, riskli yapılara karşı sert bir uyarıda bulundu:
“Sergiye ilgi büyük, insanlar fotoğrafları almak istiyor. Ama asıl mesaj başka: Kentin ana arterlerinde hâlâ ömrünü tamamlamış, bir depremde yıkılma ihtimali yüksek çok sayıda bina var. Buradan herkese sesleniyorum: Oturduğunuz evin depreme dayanıklı olup olmadığını kontrol edin. Eğer binanız yorgun, ömrünü doldurmuşsa hemen boşaltın. Gerekirse çadırda yaşayın ama çürük binalarda oturmayın.”

Kaynak: İHA