CHP Genel Başkanı Özgür Özel, iktidar partisinin 24’üncü kuruluş yıl dönümüne özel olarak hazırladığını söylediği “hediyesini” açıklamak için basın mensuplarının karşısına geçti.

Geçtiğimiz günlerde, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun AK Parti’ye katılma kararını kamuoyuna duyururken sert ifadeler kullanan Özel, Çerçioğlu’nun adının İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun da tutuklu bulunduğu “Aziz İhsan Aktaş” soruşturmasında geçtiğini öne sürdü. Özel, Çerçioğlu’nun “Ya AK Parti’ye geç ya da tutuklan” şeklinde bir tehdit ile karşı karşıya bırakıldığını iddia ederek kırgınlığını şu sözlerle dile getirdi:

“İlk açıkladığımız belediye başkan adayımızdı. Neden? Kemal Bey’in sözünü çiğnememek için. Kemal Bey ilan etmişti. Biz de onun ilan ettiği hiçbir belediye başkanını geri çekmeyelim dedik. Bizim bu mertçe tutumumuza karşı yapılan, işte bu.”

Bu açıklamanın ardından, Özel’in “hediye” ifadesi gündeme geldi. Aynı gün, tutuklu belediye başkanlarına destek amacıyla Bayrampaşa’da düzenlenen mitingde konuşan Özel, Adalet Bakanı’na ve iktidara şu sözlerle seslendi:

Özel'in açıklamalarında öne çıkanlar şöyle:

Bu binadan sandık görevlilerine gelen kötü haberlerden etkilenmeyin. Sandıkları terk etmeyin' diye çok mesaj attık. Ama 31 Mart tarihinde sandık görevlilerimize 'Birazdan çok güzel haberler alacaksınız'

47 yıl birinci olamayan bu parti kusuru kendinde aradı. Demokrasi dışında hiçbir şeye tamah etmedi. 15 Temmuz'da AKP'ye etle tırnak oldukları, methiyeler düzdükleri darbe yaparken biz fırsat bu fırsat yesinler birbirlerini demek yerine demokrasinin tarafında durduk. Bugün bizim 47 yıl gösterdiğimiz dirayeti 47 gün gösteremeyen, demokrasiyi işine gelince binilecek, işine gelmeyince inilecek bir tren olarak gören bir anlayışla çatışıyoruz.

Bugün saat 12.00 bir kesit. Bundan öncesi ve sonrası farklı olacak. AKP iktidarının savruluşunun önemli kilometre taşlarından birisi. Şüphesiz AKP iktidarı bugün bitmiyor ama başlamış olan tükeniş, savruluş ve yok oluş sürecinde önemli bir kilometre taşını geride bırakmaya geldik.

Örnek 'İmamoğlu'nun araçları', sonuç MHP'li vekilin çıktı. Valizlerle para taşıdılar' dediler, gerçek rahmetli Kadir Topbaş'tan kalan jammerlar çıktı.

Bakıyorsun 'Ya belediyenin kasası' diyorlar. Soruyorsun 'Stok görüntüsü boş kasa bulamadık' diyorlar.

Boş dosyayı doldurmak için ilk önce gizli tanık. Ağaç isimleri verdiler. Meşe, ladin, çınar. O gizli tanıklar bir şeyler söyledi. Ama AİHM ve AYM kararları diyor ki 'gizli tanıkların beyanları somutlaştırılmalı.'

Ladin'e, Çınar'a, Meşe'ye iftira attılar ama bir tane somut delil bulamadılar. Bulsalar yetecek. Ama yok yok yok. Sonra iş geldi yeni bir mekanizmaya. Bir kişiye bir avukat zorunluluğu. Yasal değil, yasak, ama öyle. 'İftira at kurtul' mekanizması. Birazdan en somutunu göreceksiniz. Kimine 'duydum' de. Yüzlerce iftira beyanı var. 'Gördüm' bile yok. 'Duydum', 'Galiba.' Her önüne gelene başkasına iftira attılar.

İtiraf için çağırdıkları için aldıkları anda eşini de gözaltına aldılar. 'Akşam birlikte olursunuz inşallah. Ya Silivri'de ya evde.'

İş geldi yeni bir mekanizmaya: Bir kişiye bir avukat zorunluluğu. İftira at kurtul mekanizması. Birazdan en somutunu göreceksiniz.

Bir sürü savcı mütevazı lojmanlarda oturuyor. Ama bir tane savcı 80 yıllık maaşıyla alabileceği yatı alıcı gözle gezebiliyor. Boğazda kendisine lojman tahsis edilmiş, sadece 56 milyon TL tadilatına verilebiliyor. 56 emekli öğretmenin 30 yıllık emeği karşılığı aldığı ikramiye!

Biraz onlarla uğraşınca, biraz kafaları bozulunca bir tane beyaz Toros koyup karşısında fotoğraf çektirip bizi tehdit edebilen, Erdoğan 'Bu ülke beyaz Toroslardan çok çekti' dediği gün beyaz Toros paylaşabilen bir pervasızlıkla karşı karşıyayız. 90'ların JİTEM'cileri böyle küstahtı, şimdi Erdoğan'ın Çağlayan'daki Ak Torosçuları bu noktaya geldi.

15 gün önce HSK'ya başvurduk. Meclis başkanımıza biraz anlattım. 'Bunlar olur mu' dedim. İşte Numan Kurtulmuş'un yüzü. Bunlar varsa öl ki ölem' dedi. Bunları anlattığım AK Partililer de geçmişte birlikte görev yaptığımızda 'Çok vahim. Biz de onaylamıyoruz' dediler.

Herkesin bildiği bir gerçek bugün ortaya dökülmek zorunda. Tüm Çağlayan bilmiyorsa, Anayasa Mahkemesi'nden izleyenler bilmiyorsa ki Türkiye'de yargıda parayla pulla dönen işler var. Karar avukatına göre çıkıyor. Yalansa sizin vicdanınıza söylüyorum. Bundan şüphelenmiyorsanız ben namussuzum, ben şerefsizim. Hepiniz biliyorsunuz.

Çağlayan'a çok yönlü borsası var. İBB'nin ayrı borsası var. Uyuşturucu ticaretinin bile bambaşka bir borsa var. Tuz kokmadı balçık oldu balçık. Lağım patladı. Eğer Çağlayan'da yargı sisteminde bugün bir kokuşmuşluk, bir adamını bulmak ve bir ucu maddiyata dayanan işler yok diyorsanız kapatın TV'yi bundan sonrasını izlemeyin. Ama kapatamazsın işte. Adalet Bakanı, kapatamazsın o televizyonu işte.

Etrafına 'ben de rahatsızım' diyorsun ama yok ki cesaretiniz. Yap bunu göster.

Geçen hafta İBB borsasının önemli bir boyutunu deşifre ettik. Hemen o eve gittiler. Birini arıyorlar, evinde bulamadılar annesini götürdüler. Ya sen nereye anne götürüyorsun. Savcı demiş ki 'Evde yoksa yakınlarından birini alın.' Avukatı yok yanında. Gelince biraz sert çıkınca anneyi saldılar. Evlat kendi ilçeden merkeze, merkezden emniyete ayağıyla gitti. İstanbul'a getirdiler. İnat ettik bekledik. O işlemler bitti gittik HSK'ya başvurumuzu yaptık.

Şimdi buradan iddia ediyorum ki, hatta diliyorum ki İBB soruşturması... İBB'de 90 bin kişi çalışıyor arkadaşlar. Avrupa'da bir devlet olur. Burayla çalışan müteahhitlerin önemli bir kısmına biliyorsunuz gözaltı yapıyorlar. Sonra itirafçı yapıyorlar, çıkıyorlar. Bu müteahhitlerin başına gelenler, yani 'doğru' avukatın ona gitmesi ve nasıl ifade vereceğini söylemesi normal bir şey gibi gelmeye başladı kulağa.

Örneğin geçen hafta yaşananlardan sonra Yener Toruner... Mehmet Yıldırım kendisine gelmiş, kendisinle konuşmuş. Kızının düğünüyle ilgili konuşmuş. 'Oğlun İBB'de çalışıyor ona da yazık olacak' demiş. Kişi 'Onu yapamam, bunu yapamam' demiş. 'Savcının haberi var' demiş.

Yener Toruner bunların hepsini bir suç duyurusu olarak bize verdi. Biz de HSK'ya verdik.

Buradan somut olay... Sadece savcının bilmesi gereken bir şeyi avukat bilince Yener Toruner'e gidip diyor ki 'Fatih Keleş'e...' Konuşmayınca bin bir türlü şey yaptıkları Fatih Keleş'e... 'Fatih Keleş'in kardeşine sarı bir zarfta küçük bir para verdim. Bunu söyle bari' diyor. Arama tutanağında şu var. Adamın evinde 15 bin dolar bulunmuş... Arama günü kaç gün önce. Bunu iftiracıya 'Bunu sen vermişsin gibi' söyle.

'GELELİM AK PARTİ'NİN HEDİYESİNE'

Şimdi geldik AK Parti'nin doğum günü hediyesine. Burada Adalet ve Kalkınma Partisi'nin... Kurumsal olarak sıyrılma şansları var ama nerede cesaret.

Bu AK toroslar çetesinin irtibat içinde olduğu bir avukat arkadaş, tutuklu iş insanı Murat Kapki'ye gider. Bu kişi İBB AKP'deyken de çok iş yapan. Çeşitli kamu kurumlarına da iş yapan büyük bir şirketin sahiplerinden biri. Defalarca itirafçılığa zorlanmış. Ama kendisinden istenen ifadeyi vermediği için içeride tutulmuş biri.

Bu kişiye bugün kuruluşunu kutladığımızda AKP MKYK üyeliği dahil çeşitli görevlerde bulunmuş Mücahit Birinci denen arkadaş gider. Giden arkadaş Murat Kapki'yle konuşur ve 31 Temmuz 2025 günü... Ve Murat Kapki'ye bir buçuk sayfalık ifade tutanağı koyup üstüne de 2 milyon dolar vereceksin... Buradan tıpış tıpış çıkıp gideceksin. olmayan bir buluşmayı olmuş gibi söylemesi, çeşitli kişilerin isimlerini geçirmesini isteyip... 'Hatta kimseye iftira atmam' deyince Makyavelist düşün. Baktın CHP iyiye gidiyor mahkemede 'kendimi kurtarmak için söyledim' deyip CHP'nin gazabından kendini kurtarırsın.

Mehmet Pehlivan'ın bütün Çağlayan'ı hakimiyetine aldığını söyleyeceksin' diyor. Devamında dünya kadar iddiayı, basında da kullanılmak üzere fevkalade riskli, gazetecilere hak eden, CHP'lilerin bir türlü beceremedikleri kurultayıyla ilgili hamle yapan, Ekrem Başkan'a, Murat Ongun'a dokunan bir ifade vermesi karşılığında çıkacağını söylüyor.

'Ben iftira atamam' diyen Murat Kapki, AKP'li avukatı azlediyor."

31 Temmuz 2025 tarihinde avukat Mücahit Birinci ziyaretime geldi. Yanıma geldiğinde ifade tutanağımı önüme koydu. Tamamı yalan ve kurgu olan şeyleri söylemem halinde 'seni çıkarırım' dedi. Ayrıca 2 milyon dolar para vermemi istedi. 'Kendini bana bir hafta düşüneceksin. Makyevelist düşün. Her şey mübah' dedi.

Sözde Murat Ongun'la buluşmuşuz. Hüseyin Köksal, Emrah Bağdatlı ve Fatih Keleş'in de olduğunu. Konumuzun ihaleler olduğunu söyleyecekmişim. Murat Ongun'un 'Bu çok iyi oldu, bunları Ekrem İmamoğlu ve CHP kurultayında kullanırız' demiş.

'Tüm bunların üzerine bu ifadeleri kesinlikle vermeyeceğim' dedim. 'Kabul etmiyorum' deyince ayağa kalktı. 'Çıkamayacak mıyım' deyince. 'Senin tercihin bu yönde oldu' dedi. Avukat da şimdi bu başvuruyu yaptı.

Ben bilmem kendisinin siyasi görüşünü. AKP'li bir müteahhit dedikleri. İBB AKP'deyken yoğun çalışan birine şimdi 'Ver şu kadar parayı, bunları söyle, çık' diyorlar. Buz dağının görünen yüzünün tepesindeki toplu iğneden bahsediyoruz. Devlet bir güvence verecek. Bu savcıları görevden alacak, en güvendiği, adalet odaklı kişileri koyacak.

Bu kulak şunu duydu arkadaşlar. Diyor ki 'Düğün ne oldu'. Savcı alıyor telefonu. 'Ya ne gerek var yapılır düğün. Almanya'dan para gelmedi mi?' Cevabın temizliğine bak 'Bizim para pulla işimiz yok' Saf çocuk. Öbürü diyor ki düğün parayla olur. Böyle bir kötülükle iç içeyiz.

Şu kişi Türkiye'nin en zengin iş insanlarından biri. Belli ki hukuk gerçekten hayata geçtiğinde başına neler gelebileceğini biliyor. Mücahit Birinci denen adam AKP adına siyasi operasyon yapıyor Tekirdağ'da.

Hepimizin rızasını alabilecek birilerini görevlendirip şeffaf bir şekilde herkese güvenceyi vereceksin. O çete çökecek. Ondan sonra bu dosya yeni baştan tıkır tıkır görülecek. Sayın Bahçeli'nin 'hadi' dediği.. 'Hadi' diyor da yapabilirler mi? İddianame yazılamıyor arkadaşlar. Hiçbir şey bulamıyorlar. Böyle maymunluklara ihtiyaçları var.

Bu pisliklere karşı korkup para verenler, iftira atanlar avukatınızla el yazınızla mektubunuzu notere gönderin. Günü geldiğinde 'makbul itiraf', 'devletle iş birliği' sayacağız. Bütün kendisine böyle tekliflerde bulunup reddeden insanları... Sayın Kapki gibi avukatları aracılığıyla suç duyurusunda bulunmaya, derhal bu avukatları cezaevi yönetimine şikayet etmeye çağırıyorum. Savcı avukat tutamaz.

Kaynak: Haber Merkezi