Washington’ın Ukrayna dosyasındaki son adımı, savaşın geleceği kadar Avrupa güvenlik mimarisini de etkiliyor. İddiaya göre ABD, Ukrayna’ya bağlayıcı güvenlik garantilerini ancak Rusya ile barış anlaşması imzalandıktan sonra gündeme alacak. Bu yaklaşım, Avrupalı müttefikler arasında tartışma yaratırken, Kiev’de de ciddi soru işaretleri doğuruyor. ABD yönetimi, güvenlik garantilerinin savaşı bitiren nihai anlaşmanın ayrılmaz parçası olması gerektiğini savunuyor. Buna göre:
- Önce Rusya-Ukrayna arasında hukuki bağlayıcılığı olan barış anlaşması imzalanmalı.
- Garantiler, savaş sonrasında ortaya çıkabilecek provokasyonların ve yeni çatışma risklerinin önüne geçecek “kapanış adımı” olarak planlanmalı.
- Bu yaklaşım, garantilerin müzakere masasında bir koz olarak kullanılmasını mümkün kılıyor.
Amerikalı yetkililerin Avrupa ile yaptığı görüşmelerde, güvenlik maddesinin diğer başlıklardan ayrılarak özel olarak ele alınması gerektiği vurgulanıyor. Washington aynı zamanda tüm konuların hızlı ve tek pakette sonuçlanmasını istiyor. Bu durum, Ukrayna dosyasının sadece askeri değil, diplomatik ve ekonomik bileşenleriyle birlikte ele alındığını gösteriyor.
Avrupa Cephesinde Endişe
Avrupa ülkeleri, Ukrayna’nın güvenlik garantileri olmadan masaya oturmasının riskli olduğu kanaatinde. Çünkü garantiler erkenden devreye girmezse:
- Kiev, toprak konusunda baskıya açık hale gelebilir.
- Rusya, savaş sonrası dönemi lehine pazarlık alanına dönüştürebilir.
- Avrupa’nın doğu sınırları güçsüz kalabilir.
Bazı Avrupa diplomatları, Washington’ın bu stratejisinin “Ukrayna’yı pazarlıkta zayıflatma riski taşıdığını” düşünüyor. Bu çerçevede Avrupa, garantilerin barışın ödülü değil; savaş bitmeden güvence sağlayan bir ön koşul olması gerektiğine inanıyor.
Kiev’in Tavrı: Önce Güvence, Asla Taviz
Ukrayna yönetimi ise güvenlik garantilerini, barış masasına oturabilmenin en kritik şartı olarak görüyor. Kiev’e göre:
- Kalıcı barış, ancak güçlü askeri koruma taahhüdüyle mümkün.
- Güçlü garanti olmadan imzalanacak anlaşma, ülkeyi yeni bir saldırıya açık bırakır.
- Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği hiçbir senaryoda pazarlık konusu yapılamaz.
Zelenskiy yönetimi, “barış planına açık olduklarını” ifade ederken, ulusal çıkarların korunacağı ve hiçbir şekilde taviz verilmeyeceği mesajını sürekli yineliyor.
Barış Planı Ne Getirebilir?
ABD’nin hazırladığı 28 maddelik barış planının bazı maddeleri Rusya’yı da sürece dahil edebilecek esneklikte hazırlanmış durumda. Planın temel başlıkları şunları kapsayabilir:
- Ateşkes ve sınır güvenliği
- Ağır silahların kademeli olarak sahadan çekilmesi
- Ukrayna’nın savunma kapasitesini şekillendirecek güvenlik mimarisi
- Enerji, ticaret ve savaş sonrası ekonomik düzenlemeler
Ancak planın detayları kamuoyuna açıklanmadığı için belirsizlik hâkim. Bu belirsizlik, hem Kiev hem Avrupa için “garantilerin kapsamı ve bağlayıcılığı” konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Kritik Sonuç: Güvenlik Garantisi Bir Pazarlık Aracı mı?
ABD’nin savunma garantilerini barış anlaşmasının sonrasına bırakması, iki farklı yoruma kapı açıyor:
- Washington, “kalıcı barış için güvenceyi stratejik baskı unsuru olarak” kullanmak istiyor.
- Bu yaklaşım, Ukrayna’nın pazarlık gücünü azaltabilir ve Avrupa güvenliğini uzun vadede belirsizliğe sürükleyebilir.





