Ordu’nun Çaybaşı ilçesi, 11 Mayıs Anneler Günü’nde yaşanan trajik bir olayla sarsıldı. 20 yaşındaki genç anne Arzu Ay, Aşıklı Mahallesi’nde evinin yakınındaki bir ağaca asılı halde bulundu. Olay yerine gelen sağlık ve jandarma ekipleri, Arzu Ay’ın hayatını kaybettiğini belirledi. Genç kadının cenazesi, yapılan otopsinin ardından 13 Mayıs’ta İlküvez Mahallesi’nde toprağa verildi.

Arzu Ay’ın intiharı, sadece genç bir kadının trajik ölümü olarak kalmadı. Olayın ardından yürütülen soruşturma, daha derin ve karanlık bir aile içi şiddet hikâyesini gün yüzüne çıkardı.

Şiddet Zinciri Ortaya Çıktı

Soruşturma kapsamında Arzu Ay’ın eşi Cihan Ay (C.A.) ve kayınvalidesi K.A. gözaltına alındı. Jandarma ekiplerinin evde ve çevrede yaptığı incelemelerde, Arzu Ay’a ait olduğu değerlendirilen defter ve notlara ulaşıldı. Bu notlarda, genç kadının uzun süredir eşi ve kayınvalidesi tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığı, tüm bu baskılara yalnızca küçük kızı için katlandığı ifade ediliyordu.

Cihan Ay, "eşe karşı eziyet" suçlamasıyla tutuklanırken, kayınvalide K.A. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Soruşturma kapsamında elde edilen bilgiler, Arzu Ay’ın ölmeden önce sistematik olarak baskı ve kötü muameleye maruz kaldığını gösteriyor.

Molotoflu Saldırı

Olayın yankıları yalnızca adli süreçle sınırlı kalmadı. Cihan Ay’ın ailesinin yaşadığı İlküvez ile Aşıklı Mahallesi arasındaki evine kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce molotof kokteylli saldırı düzenlendi. Neyse ki saldırıda can kaybı yaşanmadı ancak olay bölgedeki toplumsal gerginliği artırdı.

Arzu Ay’ın ölümü, kadınlara yönelik şiddetin ne kadar görünmez olabileceğini ve çoğu zaman ölümle sonuçlanan bu şiddet zincirlerinin nasıl geç fark edildiğini bir kez daha gündeme taşıdı. Henüz çok genç yaşta, bir anne olarak yaşamını sürdüren Arzu Ay’ın geride bıraktığı notlar, aslında yalnızca bir kadının değil, birçok benzer hikâyenin çığlığı olarak yorumlandı.

Kaynak: Haber Merkezi