Çocuk İmmünoloji ve Alerji Uzmanı Prof. Dr. İpek Türktaş, bebeklik döneminde besin alerjilerinin oldukça sık görüldüğünü belirterek, alerjilerin genellikle bebeğin hayatının ilk aylarında başladığını ifade etti. Süt, yumurta ve buğdayın en yaygın alerjenler olduğunu söyleyen Türktaş, bir yaşına doğru kabuklu kuruyemişlerin de bu listeye eklendiğini aktardı. Bebeklerin temel besin kaynağının süt olduğunu hatırlatan Türktaş, anne sütüyle ya da mama ile beslenen bebeklerde bile süt alerjisi gelişebileceğini vurguladı.
En sık bağırsak belirtileriyle ortaya çıkıyor
Besin alerjilerinin çoğunlukla bağırsak belirtileriyle kendini gösterdiğine dikkat çeken Türktaş, kakada mukus ve kan görülmesi, sık kaka yapma, kolik ağrıları, kusma ve kilo alamama gibi bulguların alerji şüphesini doğurabileceğini ifade etti. Bazı durumlarda kabızlık bile alerji kaynaklı olabileceğini belirtti.
Egzama ve kaşıntı da besin alerjisi belirtisi olabilir
Bağırsak belirtilerinin yanı sıra deri bulgularının da yaygın olduğunu aktaran Türktaş, döküntü, kaşıntı, egzama ve cilt kuruluğunun da süt ve yumurta gibi besinlere karşı gelişen alerjilerde görülebildiğini söyledi.
Anafilaksi hayati risk taşıyor
Besin alerjilerinin en ciddi formunun anafilaktik reaksiyonlar olduğunu belirten Türktaş, çok az miktarda yoğurt ya da mama verilmesinin bile bebekte şişme, döküntü, kabarma ve kaşıntı gibi ciddi reaksiyonlara yol açabileceğini ifade etti. Bu tür belirtilerde mutlaka besin alerjisinden şüphe edilmesi gerektiğini dile getirdi.
Tedavide en önemli adım doğru tanı
Doğru tanının tedavinin temelini oluşturduğunu vurgulayan Türktaş, bebeklerin diyetinden tüm değerli besinlerin çıkarılmaması gerektiğini, anne sütü alan bebeklerde annenin diyetine dikkat edilerek sürecin yönetilebileceğini söyledi. Her bebeğe özel tolerans geliştirme protokolleri uygulanarak hem alerji riskinin azaltılabileceğini hem de bebeğin sağlıklı büyümesinin sağlanabileceğini belirtti.
Solunum yolu enfeksiyonlarına karşı takip önemli
Besin alerjisi olan bebeklerin bronşit ve bronşiolit gibi solunum yolu hastalıklarına yatkın olduğuna dikkat çeken Türktaş, bu bebeklerde soğuk algınlığının daha kolay alt solunum yoluna inebileceğini, bu durumun ise akciğer gelişimini olumsuz etkileyebileceğini ifade etti. İlk üç yaşın akciğer gelişimi açısından kritik olduğunu hatırlatan Türktaş, tekrarlayan bronşiolitlerin ilerleyen yaşlarda astıma zemin hazırlayabileceği konusunda uyarıda bulundu.
Besin alerjilerinin sadece sindirim değil, deri ve solunum sistemini de etkileyen çok yönlü bir sağlık sorunu olduğunun altını çizen Prof. Dr. İpek Türktaş, bebeklerde bu belirtilerin dikkatle izlenmesi ve hekim takibinde değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.