Çiftçinin borç yükü artarken, binlerce tarla daha icralık oldu. Ekonomideki krizin bedelini en ağır ödeyen kesimlerin başında gelen çiftinin derdi, icra dosyaları oldu. Adalet Bakanlığı’nın Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) verilerine göre son bir ayda 5 bin 714 tarla, 348 bağ evi, 61 traktör, 14 samanlık, 4 besi damı ve 2 damperli kasa sahipleri borçlarını ödeyemediği için icradan satışa çıkartıldı. Çiftçinin yıllarca emek verdiği topraklar ve üretim araçları bugün borçlar nedeniyle satış listelerinde. Açık artırma ilanlarının İç Anadolu, Güneydoğu ve Ege bölgelerinde artması dikkati çekti. Bir önceki ayla karşılaştırıldığında tablo daha da çarpıcı. Ağustos ayında icra dairelerinde açık artırmaya çıkan 3 bin 327 tarla çıkarken eylülde bu rakam neredeyse 2 kat arttı. İzmir’de de son bir ayda 850 dönümü geçen büyüklükte 78 tarla icradan satışa sunuldu. Bunların içinde zeytinlik, bağ, incir ve mandalina bahçeleri de bulunuyor. Söz konusu alanların toplam büyüklüğü 120 futbol sahasına eşit.
‘İcra vakaları artabilir’
Türkiye’de küçük çiftçilerin yaşadığı sıkıntıların giderek derinleştiğini vurgulayan Çiftçi-Sen Genel Başkanı Ali Bülent Erdem, “Birçok bölgede benzer bir tablo yaşanıyor. Çiftçiler kredi çekebilmek için tarlalarını ve tarım araçlarını ipotek ettirmek zorunda kalıyor. Ancak ipotekle elde edilen bu krediler de çözüm olmuyor. Uygulanan tarım politikaları üretimi giderek zorlaştırırken, üretilen ürünler de piyasada hak ettiği değeri bulamıyor. Bu durum, küçük çiftçilerin tarımdan çekilmesine yol açıyor. Önümüzdeki dönemde iflas ve icra vakalarının artması bekleniyor. Çiftçiler borçlarını ödeyemedikçe topraklar el değiştirecek, tarım arazileri büyük şirketlerin eline geçecek” ifadelerini kullandı. Tarımda yaşanan sorunların kökeninde, sektörü şirketleştirmeyi hedefleyen politikaların olduğunu aktaran Erdem, “Küçük üretici sistemin dışına itilirken, büyük ölçekli şirketler giderek daha fazla alan kazanıyor. Birlik olunamadığı sürece ayakta kalmak oldukça güç olacak. Aksi halde, köylünün ve küçük çiftçinin tarımdan tamamen kopması, Türkiye tarımının geleceğini doğrudan tehdit edecek bir gelişme olarak karşımıza çıkacak” diye konuştu.
‘Çiftçiye zulüm’
Bu tarım politikaları devam ettiği sürece, girdilerin fiyatları yükseldikçe ve çiftçilerin pazara erişimi zorlaştıkça sorunların giderek çoğalacağını belirten Çiftçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, “Artan girdi maliyetleri, düşük alım fiyatları ve zirai don nedeniyle 2025 yılı çiftçiye zulüm oldu. Çünkü uygulanan mevcut politikalar aslında tam da bunu hedefliyor. Küçük çiftçilerin ve aile tarımı yapanların tarımdan uzaklaşmasını, şirket tarımcılığının öne çıkmasını istiyor. Bu gidişatın değişebilmesi için tarım politikalarının kökten dönüşmesi gerekiyor. Girdi maliyetlerini en aza indirecek, üretimi teşvik edecek yöntemlerin hayata geçirilmesi şart. Ne yazık ki bugün böyle bir irade ortaya konmuyor. Uluslararası ilişkiler, anlaşmalar ve büyük girdi şirketleriyle kurulan bağımlılıklar, bu değişimi engelleyen en önemli faktörler olarak öne çıkıyor” dedi.
‘Maliyetler üçe katlandı’
Sorunun çözümünün, tarım sisteminin tamamen yeniden ele alınmasından geçtiğini aktaran Çobanoğlu, “Girdi maliyetlerini azaltmanın yolu, geleneksel köylü tarımının yeniden desteklenmesi ve güçlendirilmesidir. Çiftçilerin pazara erişimini kolaylaştıracak olanakların yaratılması gerekir. Bu noktada hem yerel yönetimlere hem de merkezi iktidara büyük görevler düşüyor. Çiftçinin ürettiği ürünü pazara getirebilmesi için teşviklerin, destek mekanizmalarının devreye girmesi zorunlu. Bugün küçük çiftçiler pazara ürün getirdiklerinde maliyetler birden üçe çıkıyor. Çünkü üretimleri sınırlı olduğundan büyük miktarda ürün sunamıyorlar. Bunun üzerine mazot ve nakliye fiyatlarının sürekli artması, üreticinin pazarda rekabet etmesini neredeyse imkânsız hale getiriyor. Bu tablo, küçük üreticinin giderek sistemin dışına itilmesi ve tarımın tamamen şirketlerin kontrolüne bırakılması riskini doğuruyor. Tarımın sürdürülebilirliği için, köylünün ve küçük çiftçinin yeniden güçlendirilmesi gerekiyor. Aksi halde yaşanan bu sorunlar sürekli artacak ve geri dönüşü daha zor bir noktaya taşınacaktır” sözlerine yer verdi.
‘Faizleri silinmeli’
Çiftçilerin ürün alamayınca borcunu ödeyemediğini ve icralık duruma geldiğini belirten Çiftçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, “Bu bağlamda sahte gıda, pestisit gibi toplum tarafından da çok tartışılan olumsuzluklar da üreticiler için zor bir yılı beraberinde getirdi. Hayvancılık yapan da çiftçilik yapan da beklediği geliri sağlayamadı. Bu nedenle ödeme güçlüğü içindeler. Çiftçilerin borçlarının mutlaka ötelenmesi gerekiyor, faizleri silinmeli” dedi.