Üniversite sınavı sonuçlarının açıklanması ardından başlayan tercih sürecinde, geçen yıla göre bölüm ve üniversite tercih listelerini yapan öğrenciler, kontenjanların azalmasıyla tercihlerini değiştirmek zorunda kaldı. Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), YKS tercih kılavuzunda 3 lisans ve 24 ön lisans programıyla toplam 27 yeni bölüm tanıtırken, aynı dönem için ise kontenjanlarda büyük çaplı bir azaltma da gerçekleştirdi. Bu yıl sınava başvuran sayısında yaşanan yaklaşık 560 bin kişilik düşüş ile birlikte, adayların yüksek puanlı bölümlere yerleşme şansının artması, çok fazla mezun veren popüler bölümlere tercihi artıracaktı. Kontenjanların düşürülmesiyle birlikte bu bölümlere yerleşme sayısının azaltılması ile işsiz mezun sayısının azaltılması hedefleniyor.
2024 yılında toplam 1 milyon 21 bin 986 olan kontenjan, 2025 için 837 bin 884 olarak açıklandı: böylece kontenjanlarda yaklaşık 184 bin kişilik bir daralma söz konusu. TYT ile öğrenci alınan programlarda düşüş 138 bin 837 kontenjanla en büyük kesintiyi yaşadı. Eşit ağırlık puan türünde ise 25 bin 248, sayısal türde 12 bin 479, sözel türünde 7 bin 655 kontenjan azaldı. Devlet üniversitelerinde ise toplam düşüş 190 bin kontenjanı buldu.
“20 bin düşüş”
Özellikle hukuk, işletme, diş hekimliği, elektrik‑elektronik mühendisliği, fen bilgisi öğretmenliği gibi popüler bölümlerde kontenjanlar dikkat çekici oranlarda düşürüldü. Hukuk bölümü eşit ağırlık kontenjanı düşürüldü ve başarı sıralaması bu yıl 100 bine çekildi. Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi’nde kontenjan 7 bin 196’dan 5 bin 96’ya, İşletme’de 13 bin 804’ten 11 bin 824’e geriledi. Diş hekimliğinde kontenjan 9 bin 346’dan 7 bin 355’e, Elektrik‑Elektronik Mühendisliği: 9 bin 436’dan 7 bin 890’a, Fen Bilgisi Öğretmenliği: 2 bin 436’dan 1 bin 135’e indi.
Eğitim uzmanlarının uyarısına göre kontenjanlarda yaşanan ciddi düşüş, özellikle alt sıralardaki öğrenciler açısından yerleşmeyi zorlaştıracak. Öyle ki; geçen yıl 80 binle girilebilecek programlara bu yıl 65 bin sıralamaya sahip adayların yerleşebilme ihtimali doğdu. Dolayısıyla öğrencilerin sıralamalarını 10‑20 bin daha alt düzeyde düşünerek stratejik tercih yapmaları öneriliyor.
“Vakıfların önü açıldı”
Alt yapıları oluşturulmadan her ile üniversite açılmasının, öğrenci kalitesinde düşüklüğe neden olduğunu kaydeden Ulusal Eğitim Derneği Genel Başkanı Osman Gazi Oktay, sadece öğrenci değil akademik kadroda da kalite ve liyakatin ortadan kalktığını söyledi. Türk üniversitelerinin dünya sıralamasında gerilerde kaldığının da altını çizen Oktay, “Alt yapısı oluşturulmadan her ile üniversite açmak, öğrenci kalitesinin düşmesine neden olmuştur. Öğretim üyelerinin belirlenmesinde liyakat yerine başka değerlerin aranması bunun sebepleri arasındadır. Ayrıca ülke gündeminde olan sahte diplomalı öğretim üyelerini de dikkate alırsak; dünyadaki üniversiteler arasında artık ilk 500'e giren üniversitemizin olmaması bunun açık göstergesidir. YÖK'ün devlet üniversitelerindeki kontenjanı düşürürken vakıf üniversitelerinin kontenjanını yükseltmesi anlamlı. Tarikatların vakıf üniversiteleri kurduğu, hangi tarikatın hangi vakıf üniversitesini kurduğu basında fazlasıyla yer almakta. Bu şekilde gençlerimizi tarikatların kucağına itmek ve vakıf üniversitelerin maddi kazanç sağlamalarının önü açılmış oluyor” dedi.
Yabancı öğrenci sorunu
Üniversitelerdeki yabancı öğrencilere tanınan imtiyazlar nedeniyle Türk öğrencilerin adaletsizliğe uğradığının da altını çizen Oktay, “Yabancı öğrenci kontenjanlarının artırılması da ayrı bir sorun. Gençlerimiz, gençliklerini yaşayamadan üniversite sınavlarında istediği fakülteyi kazanmak için günde yüzlerce soru çözerek, o kurstan bu kursa koşarak, özel dersler alarak ömür tüketirken, yabancı öğrenciler istediği fakülteye sözüm ona sınavlarla kayıt yaptırabilmektedir. Bu durum doğru dürüst Türkçe konuşamayan bu öğrenciler nedeniyle eğitimin kalitesinin düşmesine neden olmaktadır. Yabancı öğrencilerden gelir elde etmek bir yana yapılan uluslararası antlaşmalar nedeniyle devlet bütçesine yük olmaktadır. Öğrenci kontenjanlarının düşürülmesinin üniversite bütçesine yük olacağını düşünmüyorum. Var olan bütçenin, araştırma kurumları olması gereken üniversitelere zaten yetmiyordu. Devlet memuru olan öğretim üyeleri üzerinde olumsuz etkisi olamaz. Bu nedenle işten çıkartılamazlar, sadece fazlalık gösteren doktor öğretim üyeleriyle sözleşme yenilemeyebilirler. Sınıflarda öğrenci sayısının azalması, derslerin daha verimli şekilde işlenmesine neden olabileceğini söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
“Çağın gerekliliği”
Yeni lisans programları arasında “Hassas Tarım ve Tarımsal Robotlar”, “Tarım Makineleri ve Teknolojileri Mühendisliği” ile “Doğa Koruma ve Biyoçeşitlilik Yönetimi” yer alıyor. Ön lisans düzeyindeyse “Akıllı Sera Teknolojileri”, “Dijital Sağlık Sistemleri Teknikerliği”, “Hidrojen ve Enerji Depolama Teknikerliği”, “Ofis Teknolojileri ve Veri Yönetimi” gibi programlar ilk kez öğrencilerle buluşuyor. Bu programlara ait bölümlerin açılmasının çağın getirisi olduğunu söyleyen Oktay, “Hassas Tarım, Dijital Sağlık ve Siber Güvenlik alanlarına yönelim çağın gereği. Özellikle Türkiye'nin bir tarım ülkesi olması, iklim krizi nedeniyle dünyada tarımın insanlığın geleceğini belirleyecek olması açısından önemli” diye konuştu.