Türkiye’de derinleşen ekonomik kriz, yükseköğrenimi dar gelirli ailelerin çocukları için neredeyse imkânsız hale getirdi. Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 2015-2025 yılları arasında 19 milyon 49 bin 203 öğrencinin üniversite eğitimini bıraktığını açıkladı.

YÖK’ün verilerine göre, üniversitelerden en fazla ayrılma 2022 yılında gerçekleşti. Döviz kurlarındaki yükseliş ve fiyatlardaki artışın etkili olduğu bu dönemde 3 milyon 955 bin öğrenci üniversite eğitimini sonlandırdı. İkinci en büyük kayıp ise 2018 yılında yaşandı. Bu dönemde 2 milyon 36 bin öğrenci üniversiteyi bıraktı. 2020 yılından bu yana eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalan öğrenci sayısı 11 milyonu geçti. 2015’ten bu yana üniversite eğitimini bırakan 19 milyon öğrencinin, 16,9 milyonunun devlet üniversitelerinden, 2,1 milyonununvakıf üniversitelerinden, 57 bininin ise vakıflara bağlı meslek yüksekokullarından ayrıldığı belirtildi.

Elbey Kale

‘Çalışmak zorundalar”

Türkiye’de üniversite öğrencilerinin eğitim hayatlarını yarıda bırakmalarının en temel nedenlerinden birinin ekonomik zorluklar olduğunu vurgulayan Eğitim-İş İzmir 4 No’lu Yükseköğretim Şube Başkanı Elbey Kale, “Barınma sorunu bu tablonun en belirgin parçası haline gelmiştir. Yurtların sayısının ihtiyacı karşılamaması, mevcut yurtların fiyatlarının yüksek olması, özel yurtların fahiş ücretler talep etmesi ve ev kiralarının neredeyse öğrenci bütçeleriyle imkânsız hale gelmesi gençlerin eğitimlerini sürdürmesini zorlaştırmaktadır. Öğrencilerin karşılaştığı bu sorun, yalnızca barınma ile sınırlı değildir. Asgari ücretin, memur maaşlarının ve genel olarak ücret seviyelerinin düşük kalması, ailelerin çocuklarına yeterli maddi destek sağlayamamasına yol açmaktadır. Bu nedenle üniversite öğrencileri çoğu zaman hem öğrenim görmek hem de yaşamlarını idame ettirmek arasında seçim yapmak zorunda kalmaktadır. Bu seçim, çoğu durumda öğrencilerin üniversite eğitimini bırakmasına kadar gitmektedir” dedi.

‘Her yıl büyüyen sorun’

Eğitim-İş Sendikası olarak yıllardır bu tabloya dikkat çektiklerini vurgulayan Kale, “Öğrenci burslarının yetersiz olduğunu, yurtların sayısının artırılması gerektiğini, barınma ve yaşam maliyetlerinin öğrenciler için erişilebilir düzeye çekilmesinin zorunlu olduğunu defalarca dile getirdik. Ancak bu uyarılar dikkate alınmadığı için sorun her yıl daha da büyümektedir. Eğer bu gidişat devam ederse, çok yakın zamanda üniversiteyi bırakan öğrenci sayısı hızla artacaktır. Bunun toplumsal sonuçları sadece eğitim alanında değil, ülkenin geleceği açısından da son derece ağır olacaktır. Çünkü üniversiteyi bırakmak zorunda kalan her genç, hem kendi hayallerinden vazgeçmekte hem de ülkenin nitelikli iş gücü kaynağında büyük bir eksilme yaratmaktadır. Bu nedenle bir an önce somut adımlar atılmalı, KYK yurtlarının sayısı ve kapasitesi artırılmalı, burslar öğrencilerin temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek seviyeye çıkarılmalıdır. Gençlerin eğitim hakkını korumak ve onların geleceğe güvenle bakabilmesini sağlamak, ülkenin en acil sorumluluklarından biridir” ifadelerini kullandı.

Özgür Şen-5

‘Parası olan okuyor’

Son 10 yılda 19 milyondan fazla öğrencinin üniversiteyi bırakmak zorunda kalmasının, ülkemizin içine sürüklendiği ekonomik krizin en acı göstergelerinden biri olduğunu aktaran Eğitim-İş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Özgür Şen, “Bugün gençlerimizin en büyük sıkıntısı barınma, ulaşım ve beslenme giderleridir. Yurt yetersizliği, fahiş kiralar, ulaşım masrafları ve sofraya konan ekmeğin bile her gün daha pahalı hale gelmesi, çocuklarımızı eğitimden koparmaktadır. Eğitim artık parası olanın ulaşabildiği bir ayrıcalığa dönüşmüş durumda. Oysa eğitim anayasal bir haktır ve devletin görevi, yurttaşına bu hakkı eşit biçimde sunmaktır. Gençlerimiz üniversiteyi akademik başarısı düşük olduğu için değil, ekonomik eşitsizliklerden ötürü bırakmak zorunda kalıyor. Bu durum yalnızca bireyleri değil, Türkiye’nin geleceğini de karanlığa sürüklemektedir. Çünkü nitelikli insan gücünü kaybeden bir ülkenin ilerlemesi mümkün değildir” ifadelerini kullandı.

‘Ekonomik çaresizliğe kurban edemeyiz’

Ekonomik koşullar nedeniyle toplumun yoksul kesimlerinin eğitim imkanlarının giderek azaldığını dile getiren Özgür Şen, “Ailesinden yeterli maddi destek alamayan ya da çalışarak geçimini sağlayamayan öğrenciler, eğitim masraflarını karşılayamadıkları için okullarını terk ediyor. Eğitim artık ‘zengin işi’ haline geldi ve bu Türkiye’nin nitelikli insan gücüne zarar veriyor. Eğitim, zengin olanın ulaşabileceği bir hak olmamalıdır. Tüm gençlerimizin ulaşmasını sağlamak zorundayız. Bu konuda siyasi iktidar, barınma, beslenme ve ulaşım gibi temel ihtiyaçları ücretsiz karşılamak zorundadır. Gençlerimizin hayallerini ve ülkemizin geleceğini ekonomik çaresizliğe kurban edemeyiz” dedi.

Kaynak: Filiz Erol