Erasmus, 16. yüzyılın en etkili düşünürlerinden biri olarak kabul edilir ve yazılarıyla hem dini hem de entelektüel bir devrimin öncüsü olmuştur. Onun hayatı ve fikirleri, döneminin dinî, kültürel ve siyasi peyzajını şekillendirdi. Peki, Erasmus kimdir? Erasmus kimdir kısaca hayatı? Erasmus neyi savunur? Bu makalede, Erasmus'un hayatı, düşünceleri ve savunduğu temel ilkeler hakkında derinlemesine bir bakış sunulmaktadır.
Erasmus kimdir?
Desiderius Erasmus (28 Ekim 1466, Rotterdam - 12 Temmuz 1536, Basel), Kuzey Avrupa Rönesansı'nın önde gelen Felemenk Katolik Augustinian rahibi, felsefeci, klasik edebiyat araştırmacısı, hümanist bilgin ve ilahiyatçıdır.
Bugün Rönesans'ın bir parçası olarak kabul edilen hümanizm akımının öncülerinden ve en önemli temsilcilerinden biri olan Rotterdam doğumlu Erasmus, 1465 yılında Hollanda'nın Rotterdam kentinde dünyaya geldi. Orta öğrenimini tamamladıktan sonra Augustinian tarikatına katılarak rahip oldu. Ancak geleneksel rahiplik rolünde pek aktif olmayıp, bilime daha fazla odaklanmak istediği için dini kurallardan bağımsız hareket etme izni aldı. Paris Üniversitesi'nde eğitimine devam etti. 1499'da İngiltere'ye gittiğinde John Colet, Thomas More gibi entelektüellerle tanıştı ve bu ilişkiler ufku genişletti.
Erasmus kimdir kısaca hayatı?
Papalığın düşünce üzerindeki hakimiyetine karşı çıkarak, Hristiyanlık ruhunu antik dönemin sadeliğinde aradı. Sanat ve bilimin yayılmasını, Avrupa'nın ortak bir sanat ve bilim anlayışı altında birleşmesini hümanizmin öncelikleri arasında gördü. Kendi eserleri ve çevirileriyle antik çağ düşüncesinin Avrupa'da yayılmasına önemli katkılarda bulundu. Martin Luther'in reformları başladığında, Kilise'nin yenilenmesi gerektiğini düşünmesine rağmen, Hristiyan dünyasının bölünmesine karşı çıktı. 1536'da Basel'de vefat ettiğinde, Avrupa düşünce hayatında oldukça saygın bir konuma gelmişti. Tüm yaşamı boyunca Latince kullanan Erasmus, ölümünden önce ana dilinde "lieve God" (Sevgili Tanrı) diyerek son sözlerini söyledi.
Deliliğe Övgü (özgün adıyla Morias enkomion veya laus stultitiae), Erasmus'un en bilinen ve en etkileyici eseridir. Bu küçük kitap, canlılığını ve çekiciliğini koruyarak günümüze kadar gelmiştir. İlk taslağını 1509'da İtalya'dan İngiltere'ye yaptığı seyahat sırasında hazırlayan Erasmus, İngiltere'ye ulaştıktan kısa bir süre sonra bu eseri tamamladı ve eseri Thomas More'a ithaf etti. Yapıtı birkaç gün içinde bitirdi ve hiçbir kaynaktan yararlanmadan yazdı.
Enchiridion militis Christiani (1503)
Gülmece türündeki bu eserde, gerçek bilgeliğin delilikte olduğu veya kendini bilge sanmanın gerçek delilik olduğu iki temel görüşü öne çıkar. İnsanın yaşama gücü kazanmasının, gerçek bilgelikten kaynaklandığı ve dolayısıyla doğrudan doğruya delilik olduğu fikri vurgulanır. Kitapta, delilik kendini övüyor ve çocukluk, yaşlılık, aşk, evlilik, dostluk, politika, savaş, yazı ve bilim gibi her alanda nasıl egemen olduğunu gösteriyor.
Erasmus neyi savunur?
Tüm bu alanlar, özellikle din kurumu ve din adamları, eserde ele alınmıştır. Erasmus, deliliği öven bir kılık altında çağının kilisesine ve kilise mensuplarına sert eleştiriler yönlendirir. Bu nedenle "Deliliğe Övgü", bağnazlığa karşı yazılmış en önemli eserlerden biri olarak kabul edilir. Eserin yazılmasından sonraki yüzyıllarda, düşünce düzeyindeki her türlü bağnazlığa yönelik bir eleştiri olarak yorumlanmış ve bu da eserin kalıcılığını sağlayan önemli faktörlerden biri olmuştur.
Yazınsal açıdan bakıldığında, Deliliğe Övgü, Latin şairi Horatius'un "hakikati gülerek söylemek" ilkesinin belki de en mükemmel örneğidir. Erasmus, eserini oluştururken daha önce çevirilerini yaptığı Lukianos ve Libanios'tan ilham almıştır.