Erkan Ocaklı, sadece şarkı söyleyen değil, Karadeniz insanının ruhunu sazına, kemençesine ve sözlerine döken bir müzikal hafıza olarak ardından söz ettiriyor. Peki, Erkan Ocaklı kimdir, neden öldü?
Erkan Ocaklı kimdir?
1949’da Trabzon’da dünyaya gelen Erkan Ocaklı, kökleri Artvin Arhavi’ye dayanan Laz bir ailenin çocuğu olarak büyüdü. Babasının orman teşkilatındaki görevi nedeniyle çocukluğunu Karadeniz’in köylerinde geçirdi. Bu da onun hem doğayla hem de bölgenin ezgileriyle erken yaşta tanışmasını sağladı. Lise yıllarında bağlama çalmaya başlaması, onun halk müziği serüveninin de başlangıcı oldu.
Sazdan Plaklara: Unkapanı’ndan Türkiye’ye
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zoobotanik bölümünü bitirmesine rağmen, tutkusu onu müziğe yöneltti. Unkapanı’nda Harika Plak tarafından keşfedilmesiyle birlikte sahneye adım attı. Ocaklı, sadece Karadeniz ezgilerini seslendirmekle kalmadı; bu ezgileri hem bağlama hem kemençe hem de tulumla harmanlayarak kendine özgü bir müzik dili geliştirdi. Lazca ve Rumca ezgileriyle kültürel mirası günümüze taşıyan Ocaklı, 40’ın üzerinde albüm ve 350’den fazla beste üretti.
Barış Manço’dan Müzeyyen Senar’a aynı sahnede
Sanat yaşamı boyunca birçok önemli isimle aynı sahneyi paylaşan Ocaklı, Müzeyyen Senar, Bülent Ersoy, Barış Manço gibi isimlerle fuarlarda ve gazinolarda Karadeniz rüzgarı estirdi. 1970’li yıllarda memleket hasretiyle yanıp tutuşan gurbetçilerin sesi olurken; 1980’li yıllarda taverna ve arabesk türüne de adım atarak ses yelpazesini genişletti.
Sinemada da vardı: Fiyakalı Enişte, Oy Emine...
Müzikal üretkenliğiyle tanınsa da Erkan Ocaklı aynı zamanda kamera karşısında da yer aldı. “Oy Emine”, “Fiyakalı Enişte”, “Kurtların Sofrası” gibi filmlerde rol aldı. Böylece halkın karşısına yalnızca müzisyen kimliğiyle değil, bir sanat insanı olarak da çıkmayı başardı.
Vefa ve vedâ
2007’de pankreas kanseri teşhisi konduğunda, sevenleri tarafından İstanbul’da bir vefa gecesi düzenlendi. 16 Kasım 2008’de hayata gözlerini yumduğunda, ardında sadece şarkılar değil; Karadeniz’in kültürel hafızasında silinmeyecek izler bıraktı. Cenazesi Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Bugün Üsküdar’da bir sokağa ve Bahçelievler’de bir parka ismi verilerek, ismi İstanbul’un kalbine kazındı.
Erkan Ocaklı’yı dinlemek, Karadeniz’i dinlemektir
Onun müziği sadece notalardan ibaret değil; hüzün, neşe, gurbet, memleket, aşk ve mizahla yoğrulmuş bir anlatıdır. Karadeniz’i yalnızca doğasıyla değil, sesiyle de temsil eden Ocaklı, hâlâ dinleyenlerin yüreğinde yaşıyor.
"Ben köyüme gideceğim" diyen adamın şarkısı biter, ama izi kalır.





