Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınması ve toplumsal gelişimi için çalışan Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ESİAD), Cumhuriyetin 100. yılında yatırım iklimini geliştirecek önemli bir etkinliğe imza attı. Finans sektörünün önde gelen oyuncularını, sanayici ve iş insanlarıyla buluşturan bir platform niteliğindeki ESİAD II. Yatırım Zirvesi, İzmir İstinyepark Hyatt Regency’de gerçekleştirildi.
“Reformlar hayata geçmeli”
Toplantının açılış konuşmasını yapan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği olarak ilkini geçen yıl gerçekleştirdiğimiz ESİAD Yatırım Zirvesinin ikincisini düzenlemenin kıvancını yaşıyoruz. Bu zirveyi, sadece İzmir iş dünyasına yeni imkanlar sunmak için değil, ülkemizin önemli bir ihtiyacına dikkat çekerek finansmana erişimde farklı açılımlar getirmek için düzenliyoruz” dedi. İş dünyasının gerekli ve cesur adımlar atabilmek için bir süredir beklediğini aktaran Zorlu, dünya ve uluslararası rekabet koşulları dönüşürken, özel sektör olarak daha fazla sorumluluk almaya hazır olduklarını vurguladı. Bu kapsamda, devletten beklentilerini paylaşan Zorlu şu ifadeleri kullandı: “OVP’de yer alan politika ve tedbirlerin, geniş kapsamlı yapısal reformlarla güçlendirilerek, devletin tüm kurumları tarafından güçlü biçimde sahiplenilmesini ve hayata geçirilmesini bekliyoruz. Yatırım ortamının hızla iyileştirilmesini istiyoruz. OVP’de açıkça vurgulandığı üzere, uluslararası normlara uygun, şeffaf düzenlemeler ile güven ortamının yeniden tesis edilmesini önemsiyoruz. Rasyonel politikaların vazgeçilmez ve istikrarlı biçimde uygulanarak öngörülebilirliğin sağlanacağına inanıyoruz. Bugün Zirvemiz devam ederken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası PPK faiz kararını hep birlikte öğreneceğiz. Ekonomi politikalarındaki olumlu sinyallerin sağlam yapılara dönüşmesini ümit ediyorum. Değişen dünyada yer alabilmek için Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında Türkiye’nin potansiyelini daha akılcı biçimde değerlendirmemiz gerekiyor. Önümüze gelebilecek farklı sınamalara karşı jeostratejik avantajlarımızı da kullanarak, doğru yatırımlara yönelme zamanı olduğunu düşünüyorum.”
“Markalar, İzmir’e çekilmeli”
İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener ise, yeni yatırım çekmek için Dünya Bankası, OECD gibi uluslararası kuruluşların, yatırımlara liderlik eden fonların, dünyanın en değerli markalarının ofislerinin İzmir’de bölge ofislerinin açılmasına yönelik lobi çalışmaları yapılması gerektiğini belirterek, “Çünkü güçlü kentlerin, bünyesinde barındırdığı uluslararası sermayeli şirketler ve kurumlar kent ekonomisine ciddi katkılar sağlıyor. Özellikle; tecrübe aktarımı ve istihdam, ihracat ve yatırım artışında büyük payları bulunduğunu görüyorum. Ayrıca bu tip yatırımlar, diğer yatırımları çekme anlamında da tetikleyici bir görev üstleniyor. Yanı sıra KOBİ’lerimizin finansman ihtiyacını karşılamaya yönelik fon sağlayıcı/aracı merkezlerin kentimize çekilmesi konusunu da vurgulamak istiyorum. Bu merkezlerin İzmir’e çekilmesinin, kapasitelerini artırmak ve işlerini geliştirmek için kredi ve destek arayan firmaların finansman açığını kapatacağını ve dolayısıyla kentimiz ekonomisinin gelişiminde katalizör etki yaratacağını düşünüyoruz. Bu anlamda; kentimizde girişimci ile yatırımcıyı buluşturacak ara bağlantıların güçlendirilmesi ve risk sermayesi fonlarının İzmir’e çekilmesine yönelik çalışmalar yapılmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz” diye konuştu.
“Eğer demokrasi yoksa…”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, insan hakları, doğayla uyum ve demokrasi olmadan ekonomi olmayacağını ifade eden Soyer, “Olursa enflasyon olur, yoksulluk olur, işsizlik ve hatta kıtlık olur. Oysa tüm kurum ve kurallarıyla işleyen bir demokrasi bu ülke insanlarının en temel hakkıdır. Bu temel hakkın tecellisinde en ufak bir eksiklik dahi olduğunda, bunu yatırım ve finansman konusunda da büyük bir zafiyet olarak yaşıyoruz. Bu yüzden ülke genelinde ve yerel ölçekte, sadece beş yılda bir sandığa giderek değil, yaşamın her anında, demokrasinin evrensel ilkelerine ve hukukun üstünlüğüne tam saygılı bir sistem inşa etmek zorundayız. Bu sistemi oluşturmakta geciktiğimiz her bir gün ülkemizdeki yatırımların daha da azalması anlamına geliyor. Tüm değerli iş insanlarımız, Yatırım fonu ve kurumsal finans kuruluşlarımız, Türkiye’nin neresinde olursanız olun, lütfen hükümetimizden ve biz yerel yönetimlerden yukarıda tarif ettiğim demokratik koşulların tesis edilmesini talep edin. Bu sizin en doğal hakkınız” ifadelerini kullandı.