Türkiye’de lokanta sektörü son yıllarda ciddi bir dar boğazdan geçiyor. Pandemiyle birlikte başlayan zorlu süreç, yüksek enflasyon, artan enerji ve işçilik maliyetleri ile ağır vergi yükleriyle daha da derinleşti. Ülke genelinde çok sayıda işletme kapanırken, faaliyetini sürdürenler ise küçülmeye giderek ayakta kalmaya çalışıyor. Pandemiyle başlayan zorlu sürecin ardından gelen yüksek enflasyon ve ağır vergi yükleriyle birlikte lokanta sektörünün adeta ayakta kalma mücadelesi veriyor. Önceki yıllarda İzmir Lokantacılar ve Gazinocular Esnaf Odası Başkanlığı için de yarışan Adil Müftüoğlu Uğur Lokantası’nın 3.Kuşak İşletmecisi Alpay Okyay, “İki yıl boyunca ‘aç-kapa’ uygulamalarıyla faaliyet göstermeye çalışan işletmeler, büyük borç yükü altına girdi. Pandemi sonrası dönemde bu kez de anormal artış gösteren maliyetlerle yüzleşti. Sektörde çok sayıda işletme kepenk indirdi. Kapanmayanlar ise ayakta kalabilmek için ciddi bir mücadele vermeye devam ediyor, giderlerini azaltmaya çalışıyorlar. Ancak yüksek maliyetler, vergi yükleri ve artan işçilik giderleri nedeniyle bu mücadele giderek zorlaştı” dedi.
‘KDV’ye ayda 100 bin TL’
İzmir’de son dönemde lokantaların yaklaşık 3’te 1’inin kapandığı vurgulayan Okyay, “Yeni açılan işletmeler bulunsa da sektördeki genel gidişat küçülme yönünde. İşletmeler kapanmasa bile maliyetleri azaltmak için işçi çıkarmak zorunda kalıyor. Bu durum, işsizliği doğrudan artıran bir etki yaratıyor” diye konuştu. Lokantacıların en büyük sıkıntılarından birinin KDV uygulaması olduğunu vurgulayan Okyay, “Ürünler yüzde 1 KDV ile tedarik ediliyor; ancak satışta yüzde 10 KDV ödenmek zorunda kalınıyor. Aradaki yüzde 9’luk fark küçük işletmeler için bile ciddi bir yük oluşturuyor. Hatta 3-5 masalı lokantalar bile her ay 50 ila 100 bin lira arasında KDV ödemek zorunda kalıyor. Bu tablo, küçük esnafın ayakta kalmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor” ifadelerini kullandı.
‘Avrupa’nın en pahalısı’
Pandemi sürecinde büyük borç yükü altına giren esnafın, pandemi sonrası ekonomik şartlarda bu yükü hafifletme fırsatı bulamadığını dile getiren Alpay Okyay, “Dükkan sahiplerine, tedarikçilere, bankalara borçlanan işletmeler, bugün de yüksek fiyatlı hammadde ve hizmetlerle mücadele ediyor. Özellikle et fiyatlarının geldiği nokta dikkat çekici. Önceden ete Kurban’dan Kurban’a zam gelirdi, şimdi ise ayda bir iki ayda bir zam geliyor. Şu an Avrupa’nın en pahalı etini kullanıyoruz. Londra bir işletme bir kilo ete 600 TL’ye ulaşırken biz kaliteli eti 1500 TL’ye ancak alabiliyoruz. Bunun yanında elektrik, su, doğalgaz gibi giderlerdeki artış ve işçi maliyetlerinin yükselmesi, sektörün omuzlarındaki yükü ağırlaştırıyor. Elektrik ve işçilik maliyetleri akıl almaz noktalara geldi” şeklinde konuştu.
‘Artık patronlar geliyor’
Lokantaların müşteri kitlesinin de ekonomik krizin etkisiyle daraldığını aktaran Okyay, “Önceki yıllarda beyaz yaka, mavi yaka, işçi, esnaf herkesin gelebileceği mekânlar artık daha sınırlı bir kesime hitap ediyor. Eskiden çalışan, işçi, beyaz yaka herkes gelirdi. Şimdi sadece patronlar ve üst düzey yöneticiler geliyor. Orta gelirli ya da emekli vatandaş artık lokantaya oturup yemek yiyemiyor. İnsanlar haklı olarak boğazından kısıyor. Bundan dolayı bizim müşterilerimiz de azaldı. Her sektörde sorunlar var ama biz anormal bir sistem içerisinde mücadele ediyoruz” diye konuştu.
Üretim ve vergi düzenlemesi
Sektörün bu sorunlardan kurtulması için çözümün, enflasyonla mücadele ve üretimin desteklenmesinden geçtiğini belirten Alpay Okyay, “Biz tarım ve hayvancılık ülkesiyiz ama et ve sebzeye Avrupa’nın en yüksek fiyatlarıyla ulaşıyoruz. Bunun çözülmesi gerekiyor. Bununla birlikte vergi ve sigorta sistemlerinde de köklü bir düzenlemeye ihtiyaç var. Tek bir sigortalı çalışanın işletmeye maliyeti 10 bin lirayı buluyor. Daha makul vergi oranları ve daha az sayıda vergi kalemi üzerinden toplanacak vergiler, hem işletmelerin yükünü hafifletir hem de devletin gelirlerini artırır. Çok sayıda vergi çeşidi koyup yüksek oranlarla tahsil etmeye çalışmak doğru değil. İnsanların ödeyebileceği makul vergiler belirlenirse hem esnaf rahatlar hem de devletin kasasına daha çok para girer” dedi.